Önerilen Aramalar

Paralel İthalat Kısıtlanabilir Mi?

12.04.2023

Tüm Haberler
Paralel ithalat kavramı, Türk mevzuatında doğrudan tanımlanmamış olup, gerek doktrinde yapılan tartışmalar, gerekse Yargıtay’a tevdi eden uyuşmazlıklar doğrultusunda tanımlanmıştır.
 Bu kapsamda, paralel ithalat, hak sahibi tarafından veya onun izniyle yetkilendirilen bir kişi tarafından ihraç ülkesinde pazara sunulan gerçek malların üçüncü kişiler tarafından ve hak sahibinin izni olmaksızın başka bir ülkeye ithal edilmesi olarak tanımlanmaktadır. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“Kanun”), paralel ithalat konusuna doğrudan bir düzenleme getirmemiştir. Ancak Kanun’un 4(d) ve 6(a) maddeleri kapsamında rakip teşebbüslerin piyasaya girişinin engellenmesi ve faaliyetlerinin zorlaştırılmasını amaçlayan fiiller yasaklanmış olduğundan paralel ithalatın engellenmesi de dolaylı olarak bu sonuçları doğurması açısından rekabet ihlali teşkil edebilecektir.

A. Paralel İthalat Kavramı

Paralel ithalat; marka hakkı sahibi veya onun izni ile bir başkası tarafından bir ülkede piyasaya sunulan bir malın aynısının üçüncü kişilerce bir başka kaynaktan sağlanmak suretiyle yasal prosedürüne uygun olarak o ülkeye ithal edilmesi işlemi olarak ifade edilmektedir. Diğer ifade ile, belli bir teşebbüs tarafından kurulan dağıtım sisteminin dışında meydana gelen ticarettir. Paralel ticaret yapanlar, malları, daha ucuza olduğu bölgelerden alıp daha pahalı olduğu bölgelerde satmaktadır. Paralel ithalatın temel unsuru, malın ihraç edildiği ülke ile malın ithal edildiği ülke arasında önemli fiyat farklılıkların bulunması ve böylelikle aynı marka ürünleri satan farklı teşebbüsler arasında rekabet ortamı yaratmasıdır.

Paralel ithalattan bahsedebilmek için;

  • İthal edilen mal ile o ülkede daha önce piyasaya sunulan malın aynı olması,
  • Bu malların yasalara uygun bir şekilde pazara sunulmuş olması,
  • Malların orijinal olması,
  • İhraç ülkesindeki marka hakkı sahibi tarafından veya onun yetkilendirdiği bir teşebbüs tarafından üretilerek pazara sunulması gerekmektedir.

B. Markanın Tükenmesi İlkesi Bakımından Değerlendirme

Markanın tükenmesi ilkesi ile paralel ithalat kavramı iç içe olduğundan kısaca bu ilkeye değinilmesi gerekmektedir. Markanın tükenmesi ilkesinde, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 152. maddesi kapsamında, mal bir kez piyasaya sunulduktan sonra o malın üçüncü kişiler tarafından satışa sunulmasına engel olunamayacağı hususu düzenlenmiştir. Böylelikle mal bir kez piyasaya sunulduğunda marka hakkı tükenmiş sayılmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, malların piyasaya sunulmasından sonra üçüncü kişiler tarafından değiştirilmesi veya kötüleştirilmesi hallerinde, markanın, malların kalitesini garanti etme fonksiyonu ortadan kalkacağından, bu gibi hallerde marka hakkının tükenmiş olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Kaldı ki, bu durumlarda paralel ithalat şartlarından malın aynı olması ve yasalara uygun piyasaya arz edilmesi şartlarının yerine getirilmediği ve dolayısıyla paralel ithalatın vuku bulmadığı belirtilebilecektir.

C. Yargıtay’ın Yaklaşımı

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin paralel ithalat hususuna ilişkin emsal oluşturan kararı kapsamında; ilgili markayı taşıyan malların marka sahibi tarafından veya onun yetkilendirmiş olduğu üçüncü bir kişi tarafından Türkiye’de piyasaya sunulmuş olması üzerine, bir üçüncü kişinin, marka sahibinden izin almayarak yurtdışından paralel ithalat yoluyla bir başka ülkeden aynı malı temin edip Türkiye’de piyasaya sunmasına, marka hakkının tükenmesi ilkesine dayanarak izin verdiği görülmektedir. Diğer ifade ile, eğer markayı taşıyan mal, ülke dışında piyasaya sunulmuş ve fakat Türkiye’de sunulmamış ise marka hakkı sahibi bu tarz bir paralel ithalatı, marka hakkına dayanarak engelleyebilecektir. Ancak Türkiye'de bu mal piyasaya sunulmuş ise artık bunu engelleyemeyecektir. Özetle, Yargıtay’a göre, markayı taşıyan malın, Türk piyasasına, marka sahibi tarafından veya onun izniyle yetkili kişiler tarafından sunulmasından sonra, bu malın, üçüncü kişiler tarafından marka sahibinden izin almaksızın, paralel ithalat yoluyla başka bir ülkeden temin edilerek Türk pazarına sunulması hâlinde, hakkın tükenmesi ilkesi uygulama bulacaktır.

D. Avrupa Birliği Uygulaması

Avrupa Birliği’nde (“AB”) paralel ithalat bakımından birden fazla devletin oluşturduğu bir bölge sınırları için markanın tükenebileceğini ifade eden bölgesellik ilkesi kabul edilmektedir. Dolayısıyla paralel ithalatın engellenmesi mehaz AB rekabet hukuku kapsamında bir ihlal olarak değerlendirilmektedir. Bunun temel sebebi, AB bölgesinde kural olarak ürünlerin serbest dolaşım ilkesinin esas olmasıdır. Nitekim, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın Centrafarm v. Wintrop Kararı’nda marka hakkının bölge içerisinde tükendiği ve dolayısıyla paralel ithalatın önlenemeyeceği ifade edilmiştir. Ancak AB bölgesinde ilaç sektörüne ilişkin paralel ithalatın engellenmesine daha sıcak yaklaşıldığı görülmektedir.

E. Sonuç

Paralel ithalatın, tüketiciler lehine düşük fiyat, satış sonrası ek destekler gibi imkanlar sunmak suretiyle marka içi rekabeti arttırıcı etkisi bulunmaktadır. Bu sebeple, paralel ithalat faaliyetlerini engellemeye yönelik davranışlar teşebbüslerin piyasaya girişinin engellenmesi ve faaliyetlerinin zorlaştırılması gibi sonuçlar doğuracağından, Kanun’un 4 ve 6. maddelerine aykırılık teşkil edebilecektir. Dolayısıyla paralel ithalatın marka kalitesini korumak ve denetimi kolaylaştırmak gibi fikri mülkiyetten kaynaklanan sebeplerle engellenmesi, Türk Hukuku kapsamında bir rekabet ihlali olarak nitelendirilebilecektir. Dolayısıyla, herhangi bir ihlale yol açmamak adına her bir somut olay özelinde değerlendirme yapılmalıdır.

Duygu Bozkurt Kadirhan, Kıdemli Avukat
Dilara Atılgan, Yasal Stajyer




Diğer Haberler