Önerilen Aramalar

Türk Hukukunda Fahiş Fiyat Artışı Sınırlamaları

21.02.2025

Tüm Haberler

A. Giriş

Serbest piyasa ekonomisinin temel prensiplerinden biri, fiyatların arz ve talep dengesi doğrultusunda serbestçe belirlenmesidir. Mal ve hizmetlerin bedelini belirleme yetkisi büyük ölçüde kişilere ait olmakla birlikte, piyasanın işleyişini önemli ölçüde bozabilecek durumlar, kimi zaman kamu otoritelerinin müdahale etmesini zorunlu hale getirebilmektedir. Özellikle ekonomik dalgalanmalar ve küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar gibi olağan dışı gelişmeler ve satıcıların maliyetlerinde yaşanan artışlar belirli mal ve hizmetlerin fiyatlarında aşırı artışlara yol açabilmekte ve tüketicilerin ekonomik çıkarlarını ciddi ölçüde zedeleyebilmektedir.

Belirtildiği şekilde fahiş fiyat artışı, ekonomik dengelere etki edebilecek boyutlara varan birçok faktörden kaynaklanabilmektedir. Bu değişkenlerin varlığı fiyat istikrarı ve piyasa öngörülebilirliğini kısıtlamakta, satıcıların karşılaştığı bu risk de doğrudan ürünlerin fiyatlarına yansımaktadır.

Yukarıda sayılan nispeten haklı maliyet ve fiyat artışı sebepleri olarak nitelendirilebilecek etkenler bir yana, bazı üreticilerin, haklı olarak nitelendirilebilecek bir sebebe dayanmaksızın, yalnızca enflasyon ekonomisinin tüketici nezdinde oluşturduğu psikolojik baskı ve alışmışlığa dayanarak veya ilgili piyasadaki ekonomik gücü ve bağımsızlığını kullanarak ürünler özelinde olması gerekenden daha yüksek fiyat artışlarına gittikleri ve ticari düzeni bozarak piyasalarda dengesizlik yarattıkları görülebilmektedir. Söz konusu koşullar altında tüketicinin fahiş fiyat artışlarının etkilerinden bir nebze korunması amacıyla düzenleyici ve denetleyici mekanizmaların devreye alınması kaçınılmaz hale gelmektedir. Türk Hukuku’nda bu kapsamda çeşitli mekanizmalar geliştirilmiş olup, fahiş fiyat artışlarını sınırlamaya yönelik, caydırıcı olarak nitelendirilebilecek idari ve hukuki düzenlemeler getirilmiştir.


B. Türk Hukukunda Fahiş Fiyat Artışı Sınırlamalarına İlişkin Düzenlemeler

1. Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Bağlamında Haksız Fiyat Artışları

Türk Hukuku’nda fahiş fiyat artışının sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemeler en genel kapsamda 16 Nisan 2020 tarihli ve 7244 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un (“PTDHK”) Ek 1. Maddesi ile getirilmiştir.

Ek Madde 1’in 1. Fıkrası’na göre;
Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından bir mal veya hizmetin satış fiyatında fahiş artış yapılamaz.

Ek Madde 1’in 2. Fıkrası’na göre ise;
Üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunulamaz.


Hukukumuzda Anayasa ile güvence altına alınan, serbest piyasa ekonomisi ve sözleşme serbestîsi ilkeleri birlikte göz önüne alındığında, her ne kadar söz konusu ilkelerle ile birebir örtüşmüyor olsa da çeşitli düzenlemeler aracılığıyla perakende ticaret özelinde birtakım sınırlandırmaların öngörüldüğü anlaşılabilmektedir. PTDHK’nin Ek 1. Maddesi vasıtasıyla; üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler gibi çeşitli sektörel aktörlerin, mal veya hizmetlerin satış fiyatında fahiş artışlar gerçekleştirmeleri yasaklanmış olup, piyasadaki ürün arzını kısıtlayabilecek, akabinde ise piyasa dengesine ve rekabet ortamına zarar verebilecek faaliyetlerde bulunmaları engellenmiştir. Sonuç olarak, kamu ve idari otoritelerin etki ve müdahale alanının genişletilmesiyle birlikte, serbest piyasa ekonomisi düzeninden bir nebze de olsa uzaklaşıldığının söylenmesi mümkün hale gelmiştir.

PTDHK’da yer alan fahiş fiyata ilişkin düzenleyici mekanizmaların etkin bir şekilde uygulanabilmesi için PTDHK‘nin Ek 1. Maddesi’nin 3. Fıkrası’nda düzenlenen Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu ("HFDK") oluşturulmuştur. HFDK, üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına yönelik gerekli denetim ve incelemeleri yapmak, idari para cezaları uygulamak ve piyasa dengesini korumak adına her türlü tedbiri almakla yetkilendirilmiştir. Böylelikle, yalnızca yasağa ilişkin genel bir çerçeve çizilmekle kalınmamış, aynı zamanda hem aykırı davranışların önlenmesi hem yaptırımların layığıyla uygulanması için uygun bir denetim mercii de oluşturulmuştur. HFDK’nin çalışma usul ve esasları Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu Yönetmeliği kapsamında ("HFDKY") düzenlenmektedir. HFDKY kapsamında tanımlamalara bakıldığında fahiş fiyat artışı;

“Olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlarda üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından satışa sunulan ve kamunun beslenme, sağlıklı yaşama ve korunma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için zorunlu olan mal ve hizmetlerin fiyatında girdi ve diğer üretim maliyetlerindeki artış gibi haklı bir sebebe dayanmaksızın yapılan aşırı ve adil olmayan artış”

olarak tanımlanmaktadır.

Fahiş fiyat artışı tanımı, olağanüstü hâl, afet ve ekonomik dalgalanma dönemleri ile diğer acil durumlara özgülenmiş olarak değerlendiriliyor olsa dahi, PTDHK’da yer verilen ifadelerden anlaşılabileceği üzere fahiş fiyat artışlarına ilişkin geliştirilen düzenlemelerin ve mekanizmaların kapsamı yalnızca belirtilen dönemler ile sınırlı tutulmamıştır. Bu nedenle; HFDK’ya tanınan yetkilerin yalnızca olağanüstü dönemler esnasında değil, gerekli koşulların oluşması halinde, olağan dönemlerde de kullanılabileceğini söylemek mümkündür.

HFDKY’nin temel amacına bakıldığında; HFDK’nın yapısını, yetkilerini ve sorumluluklarını belirlemek, üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin gerçekleştirdiği fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarını denetlemek ve aykırı fiillerin tespiti halinde öngörülen idari para cezalarının uygulanmasını sağlamaktır. HFDK’nin fahiş fiyat denetimini nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin ise; HFDK, fahiş fiyat artışı uygulamalarını tespit etmek ve piyasadaki dengesizlikleri gidermek amacıyla inceleme ve denetim yapma yetkisine sahiptir. Bu kapsamda, üretici, tedarikçi ve perakende işletmeleri denetlemesi ve aykırı uygulamaların tespit edilmesi akabinde, usulüne uygun bir süreç yöneterek ilgililerin savunmalarını, talep etmekte ve fiyat artışlarının makul bir gerekçeye dayanıp dayanmadığını değerlendirmektedir.

Ancak 01/08/2023 tarihli ve 32266 karar sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonucunda HFDK’nın yetkilerinde bazı değişiklikler meydana gelmiştir.

Anayasa Mahkemesi, E.2020/56 esas numaralı dosya kapsamında yaptığı incelemeler sonucunda, 1 Haziran 2023 tarihinde PTDHK’nın Ek 1. Maddesi’nin 3. Fıkrası’nda yer alan düzenlemelerin anayasal ilkelere aykırı olduğuna hükmetmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararında; mevcut düzenlemenin, üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin, fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına ilişkin düzenlemeler yapma yetkisini herhangi bir kanuni çerçeve belirlenmeksizin ve temel ilke ve esaslar ortaya konulmaksızın doğrudan HFDK‘nın takdirine bırakılmasının, hukuki belirlilik ve kanunilik ilkesiyle bağdaşmadığına dair tespitlere yer verilmiş olup, Anayasa’ya aykırılıklar nedeniyle fahiş fiyat artışlarını denetleyip idari para cezası kesen Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nun fahiş fiyat artışı ve stokçuluk faaliyetlerine yönelik “düzenlemeler yapma yetkisine ilişkin iptal kararı verilmiştir.

Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının doğal bir sonucu olarak, hukuki dayanaktan yoksun biçimde getirilen düzenlemelere istinaden gerçekleştirilen denetimlerin ve uygulanan idari para cezalarının da hukuki dayanaktan yoksun olacağının kabul edilmesi gerekmektedir. Zira temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların, yalnızca kanunla ve açık, öngörülebilir ilkeler doğrultusunda düzenlenmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.

Ancak Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına rağmen, HFDK’nın görev ve yetkilerini düzenleyen mevzuat HFDKY, günümüz itibariyle halen yürürlükte olduğundan ötürü, kapsamında düzenlenen görev ve yetkilere dayanılarak HFDK tarafından fahiş fiyat artışlarına dair denetimler sürdürebilmektedir. Bu kapsamda ürünlere yapılacak fiyat artışlarının ekonomik haklı gerekçelere dayandırılması (maliyet artışı, enflasyon, gider artışı vs.) ve/veya ticari hayat uyarınca makul aralık veya oranlarda artış yapılması bu kapsamda HFDK tarafından yapılabilecek olası bir denetimde fiyat artışının gerekçelendirilmesini sağlayacaktır.

Her ne kadar HFDK’nın düzenleme yapma yetkisi iptal edildiğinden bu yetki kapsamındaki düzenlemelere aykırılıktan ötürü yapılan denetimlerin ve idari para cezalarının dayanağının kalmadığı söylenebilecekse de HFDK’nın “idari para cezası kesme” yetkisi açıkça iptal edilmediğinden hali hazırda kesilmiş cezalara karşı açılan iptal davalarındaki durumun ne olacağı hakkında belirsizlikle ve tutarsız kararlarla karşılaşılması da ihtimal dahilindedir. Gelinen noktada, bu denetimlerin yasal dayanağı olan yasal mevzuatların çerçevesinin netleştirilmesi ve PTDHK ve HFDKY kapsamında yeni düzenlemeler getirilmesi gerekmektedir.


2. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Bağlamında Haksız Fiyat Artışları

Fahiş fiyat artışına ilişkin bir diğer düzenleme ise 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ("TKHK") 62. Maddesi altında düzenlenmektedir.

62 Madde’nin 1. Fıkrası’nda;
"Bir ticari uygulamanın; mesleki özenin gereklerine uymaması ve ulaştığı ortalama tüketicinin ya da yöneldiği grubun ortalama üyesinin mal veya hizmete ilişkin ekonomik davranış biçimini önemli ölçüde bozması veya önemli ölçüde bozma ihtimalinin olması durumunda haksız olduğu kabul edilir. Özellikle aldatıcı veya saldırgan nitelikte olan uygulamalar ile yönetmelik ekinde yer alan uygulamalar haksız ticari uygulama olarak kabul edilir. Tüketiciye yönelik haksız ticari uygulamalar yasaktır."

Özellikle aldatıcı veya saldırgan olarak nitelendirilebilecek uygulamalar ile ek mevzuatlar ile detaylandırılan diğer uygulamaların, haksız ticari uygulama olarak kabul edildiği belirtilmekte ve tüketiciye yönelik bu tür uygulamalar, oldukça net bir şekilde yasaklanmaktadır.

Fiyat artışlarının TKHK kapsamında haksız bir davranış olarak değerlendirilebilmesi için iki temel unsurun aynı anda gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki, ticari uygulamanın mesleki özen yükümlülüğüne aykırılık teşkil etmesidir.

Mesleki özen yükümlülüğü kavramı incelendiğinde; geniş bir anlam taşıdığı anlaşılabiliyor olsa da özellikle serbest rekabet koşullarını bozucu şekilde fiyatları yükseltmek, tüketiciyi sömürmeye yönelik, aldatıcı veya saldırgan fiyat politikaları izlemek ya da tüketicinin zor durumunu kötüye kullanarak fiyat artışı yapmak, bu yükümlülüğe aykırı davranışlar kapsamında sayılabilecektir. İkinci unsur ise; ticari uygulamanın, hedef kitlesinde yer alan ortalama tüketicinin veya tüketici grubunun ekonomik kararlarını önemli ölçüde etkilemesi ya da etkileme potansiyeli taşımasıdır. Bu durum, tüketicinin mal veya hizmete yönelik tercihlerini manipüle edebilecek, yanlış yönlendirebilecek ya da ekonomik çıkarlarını olumsuz yönde etkileyecek şekilde fiyatlandırma stratejileri içermesi halinde söz konusu olabilir. Tüketicinin yanıltılması, aldatılması veya karar alma sürecinin haksız bir şekilde yönlendirilmesi, bu kapsamda haksız ticari uygulama olarak değerlendirilmektedir.

TKHK kapsamında; haksız ticari uygulamalara karşı tüketicileri koruması, ürünü gerçeğe aykırı biçimde, gerçekte olandan daha iyi gibi lanse eden tanıtım faaliyetlerini düzenleyerek gerektiği takdirde idari yaptırımlar uygulaması amacıyla Reklam Kurulu yetkilendirilmiştir. Reklam Kurulu, TKHK’nın 62. Maddesi’nde düzenlenen yükümlülüklere aykırı davranan işletmelere; haksız ticari uygulamanın üç aya kadar tedbiren durdurulması, tamamen durdurulması veya idari para cezası uygulanması yetkisine sahiptir. İhlalin niteliğine göre bu yaptırımları ayrı ayrı veya birlikte de uygulayabilecektir.


3. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Kapsamında Aşırı Fiyatlandırma

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ("Rekabet Kanunu") kapsamında işletmeler tarafından ürün fiyatlarında yüksek fiyat belirlenmesi doğrudan bir ihlal sayılmamakla birlikte ilgili Rekabet Kurulu kararları incelendiğinde, aşırı fiyatlandırmanın Rekabet Kanunu’nun hâkim durumun kötüye kullanılmasına ilişkin 6. Maddesi altında "sömürücü kötüye kullanma" kapsamında değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Rekabet Kurumu tarafından yapılan tanımlamaya göre sömürücü kötüye kullanma tüketici refahında doğrudan bir kayba yol açan fiyatlama veya diğer uygulamalar olarak kabul edilmektedir. Buna göre sömürücü kötüye kullanma; hâkim durumdaki şirketin hâkim durumda olmasaydı elde edemeyeceği şekilde tüketicilerden rant elde etmek amacıyla pazar gücünün avantajını kullanması olarak açıklanabilmektedir. Aşırı fiyatlama da bir ürünün ekonomik değeri ile fiyatı arasında makul olmayan düzeyde bir farklılığın bulunması olarak tanımlanarak hâkim durumun varlığı halinde sömürücü kötüye kullanma hali olarak kabul edilmektedir.

Bu kapsamda; aşırı fiyatlandırmanın Rekabet Kanunu kapsamında ihlal teşkil edebilmesi için herhangi bir ürüne yapılan olağanın üzerindeki fiyat artışı varlığının yeterli olmadığı ve öncelikle fiyat artışını yapan işletmenin ilgili pazarda hâkim durumda olması gerektiği söylenebilmektedir. Rekabet Kurulu tarafından aşırı fiyatlandırmaya ilişkin verilen kararlar değerlendirildiğinde de Rekabet Kurulu’nun aşırı fiyatlandırma değerlendirmesi yapmadan önce ilgili işletmenin hâkim durumda olup olmadığını değerlendirdiği görülmektedir.

Ek olarak, Rekabet Kurulu tarafından ilgili işletmenin hâkim durumda olduğuna kanaat getirilmesi sonrasında aşırı fiyatlandırmanın olup olmadığına yönelik ayrıca değerlendirme yapılmaktadır. Bu değerlendirmelerde Rekabet Kurulu tarafından; ilk aşamada ilgili ürünün fiyat ve maliyet karşılaştırmasının yapıldığı ve ikinci aşamada ise ilgili ürünün kendi içerisinde veya rakip ürünleri ile kıyaslandığı ekonomik değer testinin benimsendiği görülmektedir.

Yukarıdaki açıklamalarımız kapsamında Rekabet Kurulu tarafından “aşırı fiyatlandırma” sebebiyle hâkim durumun kötüye kullanıldığı yönünde karar verilmesi halinde ilgili karardan bir önceki mali yıl sonunda oluşan veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa nihai karar tarihine en yakın mali yıl sonunda oluşan ve Kurul tarafından saptanacak olan yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna kadar idarî para cezası verilmesi riski söz konusu olacaktır. Özetle; serbest ekonomi ortamına ve organik rekabetçi piyasaya müdahale edilmesi tercih edilmemekle birlikte Rekabet Kanunu kapsamında ilgili pazarda hâkim durumda olan bir işletmenin hâkim durumdan kaynaklı gücünü kötüye kullanarak ürün fiyatlarında aşırı fiyatlandırma yapması tüketici refahını sömürmesi sebebiyle hâkim durumun kötüye kullanılması olarak kabul edilmekte ve yaptırımla karşı karşıya kalınması söz konusu olabilmektedir.


C. Sonuç

Fahiş fiyat artışları, serbest piyasa ekonomisinin işleyişini bozarak tüketicilerin ekonomik çıkarlarını olumsuz etkileyen oldukça önemli bir konu olmayı sürdürmektedir. Özellikle olağanüstü dönemlerde veya ekonomik dalgalanmalar sırasında belirli mal ve hizmetlerde aşırı fiyat artışlarının yaşanması, piyasa dengesini bozmakta ve tüketicilerin mağduriyetine yol açmaktadır. Bu tür durumların önüne geçebilmek adına, çeşitli sınırlamalar getirilmiş ve denetim mekanizmaları oluşturulmuştur.

Bu kapsamda, üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fiyat belirleme serbestileri bazı sınırlama ve kurallara bağlanmış, fiyat artışlarının haksız ve aşırı olması durumunda uygulanması amacıyla birtakım yaptırımlar öngörülmüştür. Piyasadaki rekabet ortamını bozucu uygulamaların engellenebilmesi, tüketicilerin korunması, adil ve rekabetçi bir ticari düzenin sağlanması amacıyla oluşturulan denetim mekanizmaları, fahiş fiyat artışlarını tespit etmek ve engellemek üzere yetkili kılınmışlardır.

Son olarak vurgulamak gerekir ki; söz konusu düzenlemelerin kapsamı yalnızca olağanüstü hallerle sınırlandırılmayarak, serbest ekonomi esasına müdahale edilmeksizin, piyasa dengesini, dürüst ve rekabetçi piyasa şartlarını bozabilecek her türlü fahiş fiyatlandırma uygulamasının, pratikte önüne geçilebilmesi amaçlanmıştır.


Cerensu Çetin Yenigün, Kıdemli Avukat
Işılay Işık, Avukat
Cemile Tekdemir, Stajyer Avukat


Diğer Haberler