Türk Borçlar Kanununun en önemli düzenlemelerinden biri olan satış sözleşmelerinde üzerinde durulması gereken en önemli konu satışın yapılmasından sonra satılan üründe ayıp ortaya çıkması ve ayıp halinde alıcının hakları ile satıcının yükümlülüklerinin neler olduğudur. Bu yazımızda da özel olarak ayıp halinde tarafların hak ve yükümlülükleri ile bunlar için düzenlenmiş şekil şartlarından bahsedilmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen
satış sözleşmesi hükümleri gereğince, ayıp hükümlerinin uygulanabilmesi için öncelikle, satıcının satılanı teslim ve mülkiyeti geçirme borcunu yerine getirmesi gerekir.
1 Teslim ile mülkiyeti geçiren satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen, niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcının ayıptan dolayı sorumluluğunun doğabilmesi için ayıpların satıcı tarafından bilinmesi beklenmez. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.
Alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal ( uygun süre içinde ) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır.
Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal ( dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede ), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama ( vasat ) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. 6098 Sayılı TBK.' nun 223. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.
2
Türk Ticaret Kanununa göre ticari satışlarda malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. AÇIKÇA BELLİ AYIPLAR, satılanın teslimi sırasında muayene edilmeden açık bir şekilde görülebilecek ayıplardır. AÇIKÇA BELLİ OLMAYAN AYIPLAR ise, teslim sırasında açıkça belli olmayan ancak muayene ile fark edilebilecek olan ayıplardır. Bu tür ayıpları alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.
3
Alıcı, üründe GİZLİ AYIP var iddiasına dayanarak sözleşmeyi feshetme talebinde bulunursa bu tarz gizli ayıplar olağan gözden geçirme ile ortaya çıkmayacak olan ayıplardır. Borçlar Kanunu gereğince, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa alıcının ayıp ortaya çıkar çıkmaz ayıbı hemen satıcıya bildirmesi gerekir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.
Satıcının ayıp sorumluluğu bir süre ile sınırlanmış durumdadır. Satılanın ayıplı olması nedeniyle alıcının açacağı sözleşmeden dönme ve bedelinin indirilmesi davaları, satıcının alıcıya devrinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir.
4Zamanaşımı süresi malın alıcıya teslimi ile başlayacaktır. Taraflar zamanaşımı ile ilgili süreyi uzatabilecekleri gibi tarafların bu süreyi kısaltmaları da mümkündür.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 225. maddesine göre, alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz. Bile bile aldatma yani hile varsa satıcı ne tam zamanında ayıpların ihbar edilmediğine ne de kısa zamanaşımı süresine dayanabilir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 231/2 maddesine göre, Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz
5 Bu gibi durumlarda TBK’daki 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır.
MALIN AYIPLI OLDUĞUNA KARAR VERİLİRSE ALICININ HAKLARI
-
Sözleşmeden dönme
-
Ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme,
-
Satılanın ücretsiz onarılmasını isteme
-
Satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme
1.Sözleşmeden Dönme
Alıcı, satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönebilir. Dönme iradesi ile birlikte sözleşme kurulduğu andan itibaren geçersiz hale gelir, bu sebeple taraflar birbirlerinden aldıklarını iade etmek zorundadır.
Alıcıya ayıplı olarak devredilmiş olan satılanın ayıptan, beklenmedik hâlden veya mücbir sebepten dolayı yok olması veya ağır biçimde zarara uğraması, alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanmasını engellemez. Bu durumda alıcı, satılandan elinde ne kalmışsa onu geri vermekle yükümlüdür.
Satılan alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcı, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Genel hüküm niteliğindeki 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun m.227/4 hükmüne göre alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir. Özellikle sözleşmeden dönme halinde tüketicinin bundan elde edeceği yarar ile bunun satıcıya getireceği zarar arasında bir oransızlık varsa ve
ayıplı mal çok az giderle onarılabiliyorsa artık sözleşmeden dönmenin amaca aykırı olduğu kabul edilmektedir.6
Türk Borçlar Kanunu'nun 227/4. maddesi hükmü ile de “Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” düzenlemesi kanun koyucu tarafından öngörülmüş olup, birbirini tamamlayan bu iki hüküm ile yasa koyucu temel hukuk prensibi olarak iyiniyet kurallarının hayata geçirilmesini hedeflemekte
ve her ne kadar seçimlik hakları yasa ile sayılmış ve bu seçimlik hakların içerisinde herhangi birini tercih etme bakımından tüketici serbest bırakılmış ise de, bunun sınırı olarak iyiniyet kuralları ve tarafların hak ve menfaatler dengesi nazara alınmak suretiyle sözleşmenin ayakta tutulması sağlanırken varlığı tespit ve kabul edilen ayıp nedeniyle tüketicinin bir kayıp veya zarara uğramasının da önüne geçilmesi hedeflenmiştir.7
2. Satış Bedelinde Ayıp Oranında İndirim İsteme
Alıcı için satış konusu maldaki ayıp önemli değilse, malın iadesi yerine ayıp nedeniyle azalan değerin satıcı tarafından ödenmesini isteyebilir. Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir. Bu durumda indirim isteme hakkı kullanılamayacaktır.
“Ancak, gerçek anlamda zarar, mal varlığının irade dışı azalmasına neden olan zarar verici olaydan sonraki durumu ile bu olay gerçekleşmiş olmasaydı bulunacağı durum arasındaki fark olarak ortaya çıkan maddî zarardır ve sözleşmeye aykırılık, eksik veya ayıplı işler nedenleri ile ortaya çıkan bedel farkının ( semen tenzilinin ) ödetilmesi davalarında, indirime konu edilecek miktarın tespiti için doktrinde, “mutlak metot”, “nispi metot” ve “tazminat metodu” adıyla bilinen değişik görüşler mevcut olmakla birlikte, somut olayda uygulanması gereken yöntem, Yargıtay uygulamaları ile de yerleşmiş bulunan “nispi metot” olarak adlandırılan hesaplama yöntemidir. Bu metoda
göre satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ( zarar doğurduğu iddia edilen durum olmaksızın halinin ) ve ayıplı ( iddianın dayanağı durumla birlikteki halinin ) değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile mevcut ayıplı hâldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır ( HGK'nın 28.02.2018 tarihli ve 2017/13-603 E., 2018/414 K. sayılı kararı)
8.
3. Satılanın Ücretsiz Onarılmasını İsteme
Alıcı, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere ayıplı malın satıcı tarafından ücretsiz onarılmasını isteyebilir. Ancak onarım satıcının bu satıştan elde ettiği kazanca yakın ya da bunu aşıyorsa alıcının bu seçimini kullanması haklı olmayacaktır.
9
4. Satılanın Ayıpsız Benzeri İle Değiştirilmesini İsteme
Alıcının bu seçimlik hakkını kullanabilmesi için satıcının elinde satılanın benzerinin bulunması gerekir. Ancak, satılan, alıcıya yüklenebilen bir sebep yüzünden yok olmuşsa veya alıcı onu başkasına devretmişse ya da biçimini değiştirmişse alıcının değiştirme imkanı sona erer. Bu durumda alıcı, ancak malın değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir.
TBK’da satıcı için de özel bir düzenleme bulunmaktadır. Buna göre satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
“Davacı eldeki davada, garanti süresi içerisindeki aracın imalattan kaynaklı ayıp nedeniyle ayıpsız misli ile değişimini, bunun mümkün olmaması halinde bedel iadesini talep etmiştir. Mahkemece ‘...her ne kadar davacı tarafça aracın ayıpsız misli ile değişimi talep edilmiş ise de, bu seçimlik hakkın kullanılmasının değişen piyasa koşulları, aracın davacı kullanımında iken hasarlanmış olması gibi unsurlar dikkate alındığında tarafların hak ve menfaatleri değerlendirilerek aşırı bir dengesizliğe neden olacağı... bilirkişi raporu ile egzoz kaçak sesine ilişkin imalat hatasından kaynaklanan ayıbın yetkili
serviste ücretsiz onarım yolu ile giderilmesinin mümkün olduğu belirtilmiş ise de, dosya kapsamında aracın müteaddit defalarca servis onarım işleminden geçtiği...' gerekçesi ile araçta kaza nedeniyle oluşan 7.500TL değer kaybı indirilerek bedel iadesine karar verilmiştir.
Araçtaki imalattan kaynaklı arızanın giderilememiş olduğu, tüketicinin araca duyduğu güvenin sarsılması nedeniyle araçtan beklediği yararı sağlayamadığı, davacının seçimlik hakkını misli ile değişim yönünde kullanmış bulunduğu da dikkate alındığında aracın misli ile değişim koşulları oluşmuştur. Hal böyle olunca; bilirkişi raporlarıyla imalat hatasından kaynaklı gizli ayıplı olduğu anlaşılan aracın, davacının elindeyken geçirdiği kaza nedeniyle oluşacak değer kaybının davalılara ödenmesi şartıyla misli ile değişim talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
10
SONUÇ
Taraflar arasında yapılan satış sözleşmesine konu malın sözleşmede bildirilen niteliklere sahip olmaması durumunda satıcın ayıp sorumluluğu ortaya çıkar. Alıcı taraf kanunda belirtilen sürelerde satılanı gözden geçirmeli ve malın ayıplı olması durumunda uygun sürede ayıp bildirimde bulunmalıdır. Böylece yapılan bildirimle birlikte alıcı kanunda sınırlı olarak sayılan seçimlik haklarından birini kullanabilecektir. Ancak bu seçimlik hakların hakkaniyete ve dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılması gerekmektedir.
Saygılarımızla,
MORAL | KINIKOĞLU | PAMUKKALE
Korhan Bakır, Kıdemli Avukat
Buse Benlerli, Stajyer Avukat
1 Prof. Dr. Ömer Adil ATASOY, Av. Hanife ÖZDİL Ticari Satım Sözleşmelerinde Satıcının Ayıba Karşı Tekeffül Borcu Bağlamında Ayıp İhbarında Şekil ve İspat Sorunu sy.3
2 Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/29218 E. 2020/1089 K. 3.2.2020 T.
3 Prof. Dr. Ömer Adil ATASOY, Av. Hanife ÖZDİL Ticari Satım Sözleşmelerinde Satıcının Ayıba Karşı Tekeffül Borcu Bağlamında Ayıp İhbarında Şekil ve İspat Sorunu sy.6
4 Nihat YAVUZ, Ayıplı İfa, Seçkin Yayıncılık 5.Baskı sy.297
5 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2020/269 E. 2020/665 K. 25.6.2020 T.
6 Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/3717 E. 2020/4435 K. 21.9.2020 T.
7 Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/4229 E. 2020/5417 K. 6.10.2020 T.
8 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/13-660 E. 2021/187 K. 2.3.2021 T.
9 Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu, Turhan Yayıncılık 2019, Borçlar Hukuk Özel Hükümler sy.96
10 Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/8186 E. 2021/2765 K. 16.3.2021 T.