2021 yılı, Türk Rekabet Hukuku bakımından birçok ilke imza atılan bir yıl oldu. Geçtiğimiz son 10 yıldaki gelişmelere kıyasla, 2021 yılında, sadece 1 yıl içinde, Türk Rekabet Hukuku uygulamasına, çeşitli içtihatlar ve mevzuat oluşumları aracılığıyla ciddi bir ivme kazandırıldı.
Bu hareketliliğin bir sebebi de dünyada yaygınlaşan dijitalleşme akımıdır. Şöyle ki, dijitalleşme akımı, birçok sektörü
ve kurumu etkilediği gibi hukuki düzenlemelerde de birçok değişikliği zorunlu kılmaktadır. Her geçen gün büyüyen dünya
ticaret hacmi, Dünya Ticaret Örgütü’nün (“
DTÖ”) verilerine göre, 2021 yılında %10,8’lik bir büyüme göstermiş olup
bu
artışın izleyen 2022 yılında da %4,7’lik bir artışla devam edeceği tahmin edilmektedir
1.
Dünyadaki artışa paralel olarak, Türk ekonomisi de 2021 yılında %5
2 oranında
bir büyüme göstermiş ve dünya ticaretinde gelişen ekonomilerden biri olarak yerini almıştır.
Rekabet Hukuku, 2021 yılında da diğer yıllarda olduğu gibi dünyada gelişen serbest piyasa ekonomisinde tüketicilerin
refah ve seçim özgürlüğünü koruyan önemli mekanizmalardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya çapındaki birçok
rekabet otoritesi büyüyen ticaret hacmindeki rekabetçi yapıya aykırı oluşum ve fiilleri önlemek için harekete geçmiş ve
bu kapsamda birbirini izleyen çok çeşitli karar ve düzenlemelere yer vermiştir. 2021 yılının Türk Rekabet Hukuku
perspektifinde, Türkiye’de faaliyet gösteren teşebbüsler için önemli düzenleme ve emsal nitelikteki kararları içeren bir
sene olarak tarihte yerini alacağına inanıyoruz.
Bu görüşümüzden hareketle, bu bültende, 2021 yılına ait tüm emsal düzenlemelerden kısaca bahsederek, 2021 yılında Türk
Rekabet Hukukunda yaşanan gelişmeleri (i) mevzuat değişiklikleri, (ii) Türk rekabet öğretisine damga vuran Rekabet
Kurulu (“
Kurul”) kararları ve (iii) sektör bazında gelişmeler olmak üzere 3 ayrı başlıkta düzenledik.
Keyifli okumalar dileriz.
MORAL | KINIKOĞLU | PAMUKKALE | KÖKENEK
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da (“
4054 sayılı Kanun”)
24
Haziran 2020 tarihinde yapılan değişiklik ile, taahhüt sürecine ilişkin usul ve
esasların Kurul tarafından çıkarılacak tebliğ ile düzenleneceği hükme
bağlanmıştı. Bu doğrultuda, “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve
Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Önaraştırmalarda ve
Soruşturmalarda Sunulacak Taahhütlere ilişkin Tebliğ” (“
Taahhüt Tebliği”),
16
Mart 2021 tarihli ve 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden incelemeler hakkında da uygulanan
Taahhüt Tebliği, 2020 yılındaki kanun değişikliğinden bu yana yaşanan yasal
boşluk ve belirsizlikleri, yasal bir çerçeve çizmek suretiyle, önemli ölçüde
ortadan kaldırmıştır. İlaveten, taahhüt usulünün Türk Rekabet Hukuku kapsamına
dahil edilmesi ile Avrupa Birliği Rekabet Hukukuna uyum çalışmalarının 2021
yılındaki ilk adımlarının atıldığı aşikardır.
Taahhüt Tebliği, hakkında inceleme yürütülen teşebbüs ya da teşebbüs
birliklerince; (i) ortaya çıkan rekabet sorunlarının giderilmesine yönelik
taahhüt sunulmasını, (ii) sunulan taahhütlerin Kurul tarafından ilgili
teşebbüsler açısından bağlayıcı hale getirilmesini, (iii) taahhütlerin
izlenmesini ve bunlara yönelik usul ve esasları düzenlemektedir.
Taahhüt Tebliği uyarıca, haklarında herhangi bir inceleme yürütülen teşebbüs
veya teşebbüs birlikleri Kurum’a taahhüt sunma talebinde bulunabilir ve
yürütülmekte olan incelemenin taahhütle sonlandırılmasını isteyebilirler. Kurul
tarafından yürütülen her önaraştırma ve soruşturma için taahhüt yoluna başvurmak
mümkün olmayıp, Taahhüt Tebliği’nde açık ve ağır ihlal olarak tanımlanan
eylemlere karşı yürütülen incelemelerin taahhüt uygulamasından yaralanamayacağı
kararlaştırılmıştır.
Önaraştırma ve soruşturmaların taahhütle sonlandırılmasına ilişkin daha detaylı
bilgi için, Taahhüt Tebliği’nin tam metnine
buradan ulaşabilirsiniz.
Konu hakkında daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
Avrupa Birliği Rekabet Otoritesi tarafından uzun yıllardır uygulanmakta olan “de
minimis” kuralı, belirli pazar paylarını aşmayan anlaşma, uyumlu eylem ve
teşebbüs birliği karar ve eylemlerinin; etkin rekabetin tesis edilmesindeki
rolünün göz ardı edilebilir derecede az olduğu düşüncesinden yola çıkmaktadır.
Buna göre, söz konusu pazar payı eşiklerini aşmayan işlemlerin rekabeti kayda
değer ölçüde kısıtlamayacağı ve bunların önaraştırma veya soruşturma konusu
yapılamayacakları kabul edilmektedir.
Büyük ölçüde Avrupa Birliği mevzuatından esas alınarak hazırlanan ve Kurul
tarafından 18 Şubat 2021 tarihinde kabul edilen 2021/3 sayılı “Rekabeti Kayda
Değer Ölçüde Kısıtlamayan Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Teşebbüs Birliği Karar ve
Eylemlerine İlişkin Tebliğ” (“
De Minimis Tebliğ”), 16 Mart 2021 tarihli
ve 31425
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasal sınırları
çizilmeden önce de Türk Rekabet Hukuku pratiğinde zaman zaman uygulama alanı
bulan “de minimis” kuralının, De Minimis Tebliği’nin yürürlüğe girdiği tarihte
devam eden önaraştırma ve soruşturmalar hakkında da uygulanacağı belirtilerek
fiiliyatta uyumlu hale getirme çalışmaları başlamış olan Türk Rekabet Hukuku’nun
AB hukukuna şekli olarak da uyumlu hale getirilmesi yolunda önemli bir adım
atılmış oldu.
De Minimis Tebliği ile kamu kaynaklarının, rekabeti kayda değer ölçüde
kısıtlamayan Rekabet Hukuku ihlalleri yerine daha önemli ihlallerin
soruşturulması için kullanılması amaçlanmaktadır.
De Minimis Tebliği’nin tam metnine
buradan ulaşabilirsiniz.
Konu hakkında daha önce yazdığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği’nde Değişiklik
Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No:2021/4) (“
Değişiklik Tebliği”), 5
Kasım 2021
tarihli ve 31650 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış olup, yayımı tarihinde
yürürlüğe girmiştir.
Değişiklik Tebliği uyarınca; teşebbüslerin 2002/2 sayılı Tebliğ ile dikey
pazarda yaptıkları faaliyetlerinin Kanun’un 4. maddesinin uygulanması konusunda
grup muafiyetinden faydalanmaları için ön şart olarak kabul edilmiş olan %40
pazar payı eşikleri düşürülmüştür. Ayrıca; Değişiklik Tebliği ile Avrupa Birliği
Komisyonu’nun belirlemiş olduğu eşiklerle Türk Rekabet Hukuku mevzuatının uyumlu
hale getirilmesi sonucu da doğmuştur.
Değişiklik Tebliği kapsamında 2002/2 sayılı Tebliğ’in kapsamını belirleyen 2.
maddesinde yapılan değişiklikler uyarınca:
Teşebbüslere 2002/2 sayılı Tebliğ kapsamında muafiyet sağlanması için sağlayıcı
konumundaki iştirakin ilgili pazardaki pazar payı sınırı %40’tan %30’a
düşürülmüştür.
Teşebbüslere; tek alıcıya sağlama yükümlülüğü içeren dikey anlaşmalarda muafiyet
sağlanması için gerekli olan alıcı teşebbüsün ilgili pazardaki pazar payı sınırı
%40’tan %30’a düşürülmüştür.
Buna göre, pazar payı %30 ile %40 arasında kalan teşebbüslerin durumunun ne
olacağı merak konusu haline gelmiştir. Zira değişiklik öncesinde muafiyetten
yararlanan bu teşebbüslerin akdettiği dikey anlaşmalar, değişiklik sonrası
muafiyet kapsamı dışında kalmıştır. Değişiklik Tebliği, pazar payları %30 ve %40
arasında kalan teşebbüslere, dikey anlaşma ve iş modellerini gözden geçirmek ve
bu kapsamdaki faaliyetlerini 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle uyumlu hale
getirmeleri veya 5. maddesinde düzenlenen bireysel muafiyet şartlarına uyumlu
hale getirmeleri için 6 aylık süreyle bir geçiş dönemi tanımıştır. Tereddütte
kalan teşebbüslerin, Rekabet Kurumu’na bireysel muafiyet başvurusunda bulunarak,
dikey anlaşma ve iş modellerinin bireysel muafiyet koşullarını taşıyıp
taşımadığını tespit ettirme imkanları bulunmaktadır.
Yapılan bu değişikliğin, Rekabet Hukuku kapsamında genel olarak kabul gören %40
pazar payının hâkim durum sınırı olarak değerlendirilmesine ve özellikle
Kurum’un karar ve değerlendirmelerine uygulamada ne şekilde yansıyacağı
ilerleyen süreçlerde görülecektir.
Değişiklik Tebliği’nin tam metnine
buradan ulaşabilirsiniz.
Konu hakkında daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
Başlığı Kapat
Hızlı tüketim malları (“HTM”) perakendeciliği sektörüne dair Kurum’un
incelemelerini içeren ilk rapor 24 Mayıs 2012 tarihinde “Türkiye HTM
Perakendeciliği Sektör İncelemesi Nihai Raporu” adı altında yayımlanmıştır.
Kurum tarafından yürütülen birçok inceleme ve araştırmada ilgili rapordan
yararlanılmasına karşın, Migros’un Tesco’yu devralmasına ilişkin Kurul’un izin
kararında, sektördeki pazar yapısının 2012 tarihli sektör raporuna konu olan
pazar yapısından birçok açıdan farklılaştığı vurgulanmış ve sonrasında ise HTM
perakendeciliği sektörüne yönelik olarak yeni bir sektör raporunun
hazırlanmasının yararlı olacağı kararlaştırılmıştır. Bu doğrultuda, Kurum
tarafından hazırlanan yeni “Türkiye Hızlı Tüketim Malları Perakendeciliği Sektör
İncelemesi Ön Raporu” (“
HTM Raporu”) 5 Şubat 2021 tarihinde Kurum’un
resmi
internet sitesinde yayımlanmıştır.
HTM Raporu kapsamında; HTM perakendeciliği sektöründeki değişen pazar yapısının
sektördeki teşebbüslere ve tüketicilere olan etkileri ayrıntılı bir biçimde
incelenmiş ve bu değişimlerin pazardaki rekabete olumsuz etkilerini engellemek
ve kontrol altına alabilmek için yeni düzenlemeler getirilmesi gerektiği
sonucuna varılmıştır. Ülke ve dünya ekonomisinin ana hatlarından birisini
oluşturan HTM perakendeciliği sektörüne ilişkin hazırlanan bu yeni HTM
Raporu’nun, sektöre ilişkin yeni regülasyonların bir nevi ön habercisi
niteliğinde olduğu söylenebilmektedir.
Raporun tam metnine
buradan ulaşabilirsiniz.
Konu hakkında daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul tarafından çevrim içi reklamcılık alanına ilişkin güncel gelişmelerin
takip edilerek sektördeki rekabet sorunlarının tespit edilmesi ve çözüm
önerilerinin geliştirilmesi amacıyla “Çevrimiçi Reklamcılık Sektör İncelemesi”
(“
Çevrim İçi Reklamcılık İncelemesi”) başlatıldığı, 6 Mart 2021 tarihinde
Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde duyuruldu.
Kurul, yapmış olduğu duyuruda; yayıncılık sektörünün geleneksel kanallardan
dijital ortama yönelmesi, e-ticaretin artması ile birlikte çevrim içi
reklamcılığın büyük bir ivme kazanması ve internet ve sosyal medya kullanım
alışkanlıklarının artmasının Türkiye’yi önemli bir pazar haline getirdiğini
ifade etmiştir. Çevrim içi reklamcılık sektörünün, dünya çapındaki birçok
rekabet otoritesinin dikkatini çekecek nitelikte karmaşık yapıya sahip çift
pazar özelliği de ayrıca vurgulanmıştır.
Çevrim İçi Reklamcılık İncelemesi ile, (i) sektörün yapısının ve işleyişinin
anlaşılması, (ii) sektördeki rekabet sorunlarının neler olduğunun anlaşılması,
(iii) mevcut Rekabet Hukuku araçlarının bu alanda etkin rekabetin tesisi
bakımından yeterliliğinin tespiti ve (iv) bu alanlara ilişkin olası yeni
araçların tartışılması hedeflenmektedir.
İnceleme sonuçları uyarınca birtakım teşebbüslere yönelik önaraştırma veya
soruşturma başlatılması veya rekabetçi endişeleri sonlandırmaya yönelik bazı
mevzuat değişikliklerinin yapılması beklenmektedir.
Duyurunun tam metnine
buradan ulaşabilirsiniz.
Konuya ilişkin daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
Dijitalleşmenin yaygınlaşması, tüketici davranışlarını yeniden şekillendirdiği
gibi tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarında da köklü değişikliklere sebep
olmuştur. Çevrim içi alışveriş, özellikle pandemi döneminde insan temasını
azaltan bir yöntem olarak tercih edilmesi sebebiyle, son zamanlarda ivme
kazanmış ve bununla paralel olarak e-ticaretin büyümesine yol açmıştır.
Sektördeki büyüme, yeni iş modellerinin oluşmasının önünü açmış ve
e-pazaryerlerini, buralarda satış yapan satıcı ve aracıları öne çıkan aktörler
haline getirmiştir. Bu denli yaygınlaşan ve tüketicilerin önemli seçim
kaynaklarından biri haline gelen e-pazaryeri platformlarının tanımlanması,
pazarda faaliyet gösteren oyunculara ait özelliklerin belirlenmesi ve rekabetçi
endişeye neden olabilecek eylemlerin tespit edilebilmesi için E-Pazaryeri
Platformları Sektör İncelemesi Ön Raporu, (“
E-Pazaryeri Platformları
Raporu”) 7
Mayıs 2021 tarihinde Kurum’un resmi internet sitesinde yayımlanmıştır.
Raporun tam metnine
buradan ulaşabilirsiniz.
Konu hakkında daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
Finansal teknolojiler (“
FinTek”) alanındaki gelişmeler, özellikle dijital
dönüşümde başı çeken alanlardan biri olan ekonomik birimler arasında fon aktarım
işlevi gören ödeme hizmetlerine ilişkin gelişmeler dünya çapında yankı
uyandırmış ve birçok ülke özellikle ödeme hizmetlerindeki FinTek gelişmelerinin
takip edilmesi için raporlar yayımlamış ve düzenlemeler gerçekleştirmiştir.
Yaşanan bu gelişmeler ışığında ülkemiz ödeme hizmetlerindeki FinTek
ekosisteminin güncel durumunun değerlendirilmesi, bu alanda yaşanan gelişmelerin
rekabete etkilerinin belirlenmesi ve rekabet hukuku perspektifinden ne tür
yaklaşımların benimsenebileceğinin tespiti amaçlarıyla başlatılan çalışma
sonucunda hazırlanan “Ödeme Hizmetlerindeki Finansal Teknolojilere Yönelik
İnceleme Raporu” 9 Aralık 2021 tarihinde Kurum’un sitesinde yayımlanmıştır.
Raporun tamamına
buradan ulaşabilirsiniz.
Başlığı Kapat
Rekabet Kurulu, yürütmüş olduğu önaraştırma kapsamında elde etmiş olduğu
bulguları ciddi ve yeterli bularak 15 Nisan 2021 tarihli kararları aracılığıyla,
işgücü piyasalarında yapılan centilmenlik anlaşmalarının 4054 sayılı Kanun’un 4.
maddesini ihlal edip etmediğinin tespiti için 32 teşebbüs hakkında soruşturma
başlatmıştır. Hakkında soruşturma başlatılan teşebbüsler arasında Yemek Sepeti,
Zomato, Google, Çiçek Sepeti, NTV, Getir gibi sektörün önde gelen oyuncularının
yer aldığı görülmektedir. Soruşturma kararına ilişkin resmi duyurusunda Kurum,
işgücü piyasalarında emek için rekabet halinde olan işveren konumundaki
teşebbüslerin aralarındaki doğrudan/dolaylı anlaşmalar yoluyla çalışanlarının
teşebbüsler arasındaki transferini engellediklerine, çalışanlarını daha yüksek
ücretler ve daha iyi koşullar sunan iş fırsatlarından mahrum bıraktıklarına ve
böylece teşebbüsler arasındaki hareketliliğinin azalmasıyla ve/veya emeğin
karşılığı olan ücretlerin gerçek değerini bulamamasıyla işgücü piyasalarındaki
rekabetçi yapının zarar gördüğüne dikkat çekerek özellikle yaratıcılığın ve
inovatif zekânın ön plana çıktığı dijital çağda işgücü piyasasının rekabetçi
yapısının korunması gerektiğini vurgulamıştır.
Kurul’un soruşturmaya ilişkin resmi duyurusuna
buradan ulaşabilirsiniz.
Konu hakkında daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul’un 17 Ocak 2020 tarihli ve 20-05/48-M sayılı kararı ile Türkiye'de
faaliyet gösteren banka ve finansal kuruluşların ve bunların temsilciliklerinin
mevduat, kredi, döviz, tahvil, bono, hisse senedi ve aracılık hizmetlerine
ilişkin faaliyetlerinde 4054 sayılı Kanun’u ihlal edip etmediklerinin tespit
edilmesi amacıyla önaraştırma yapılmasına karar verilmiştir.
Söz konusu önaraştırma kapsamında, aralarında Citibank, Goldman Sachs, ING Bank
ve JPMorgan ve Garanti BBVA’nın da bulunduğu bankaların (“
Bankalar”)
Türkiye
iştiraklerinden ve/veya şubelerinden, ana grup şirketlerinin “ABD ve
İngiltere’de istihdam edilen, TL ile alım-satım yapan ve belirli işlem hacmi
üzerindeki traderlarının (her bir ülke için ayrı ayrı olmak üzere) Bloomberg ve
Reuters platformlarında (chat odalarındaki) 01.08.2018- 17.01.2020 tarihleri
arasında yaptıkları yazışmalara ait bilgi talep edilmiştir.
Talep edilen bilgi ve belgeleri Kurum’a belirtilen tarihte sağlayamayan
Bankalar, Kurul’a iletmiş olduğu cevap yazısında; (i) ilgili yazışmaların
kendilerinde bulunmadığını, (ii) istenen verinin TL dışındaki işlemlere de
ilişkin olacağı, bu sebeple Kurum’un yetkisinin aşıldığını, (iii) ABD ve
İngiltere’deki şirketlerden bilgi istenebilmesi için uluslararası sözleşmelere
uyulması gerektiğini ve (iv) yurtdışında yerleşik şirketlerin yasal düzenlemeler
kapsamında istenen bilgiyi ne ölçüde karşılayabileceğine ilişkin görüş
bildirilemeyeceğini belirtmiştir.
Bankalar tarafından verilen cevaplar Kurul tarafından yeterli bulunmamış ve
Bankalar’a 2019 yılı gayri safi gelirleri üzerinden binde bir oranında idari
para cezası uygulanmıştır. ING Bank ise, Kurul’un bu kararının iptali için idare
mahkemesinde dava açmıştır. Bu kapsamda, merkezi yurtdışında bulunan
teşebbüslerin Türkiye'deki iştiraklerine tebligat yapılarak bilgi
istenebileceğine ilişkin Kurul kararı, Ankara 3. İdare Mahkemesi tarafından
hukuka uygun bulunmuş ve “talep edilen bilgi ve belgelerin verilmemesi nedeniyle
hükmedilen idari para cezası kararının iptali” konulu davanın 4 Mart 2021
tarihinde reddine karar verilmiştir.
Konu hakkında daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
15 Temmuz 2021 tarihinde “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar
İle Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Soruşturmalarda Uygulanabilecek
Uzlaşma Usulüne İlişkin Yönetmelik” ile hukukumuza tanıtılan uzlaşma müessesi
kapsamında, Kurul, ilgililerin talebi üzerine veya resen, soruşturma sürecinin
hızlı bitirilmesinden doğacak usuli faydaları ve ihlalin varlığına veya
kapsamına ilişkin görüş farklılıklarını göz önüne alarak uzlaşma usulünü
başlatabilmekte ve soruşturmanın sonlandırılmasına karar verebilmektedir.
Uzlaşma müessesine ilişkin mevzuat oluşumlarının henüz çok taze olduğu bir
dönemde, bu yapının uygulamadaki ilk örneği Kurul’un 21-37/524-258 sayılı ve 5
Ağustos 2021 tarihli kararı ile görülmüştür.
İlgili karar kapsamında, elektronik eşya sektöründe faaliyet gösteren beş
şirketin, yetkili satıcılarının internet satışlarını kısıtlamak ve yeniden satış
fiyatlarını belirlemek suretiyle 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal edip
etmediğinin tespitine ilişkin yürütülmekte olan soruşturmanın, her bir taraf
bakımından uzlaşma ile sonlandırılmasına karar verilmiştir.
Kararın resmi duyurusuna
buradan ulaşabilirsiniz.
Konu hakkında daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
Yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürmekte olan Kurum, önaraştırma sürecinin
taahhüt mekanizması kullanılarak sonlandırılmasına dair ilk Kurul kararını 1
Kasım 2021 tarihinde internet sitesinde yayımlandı.
2021 yılındaki mevzuat değişiklikleri altında açıklandığı üzere, Taahhüt Tebliği
16 Mart 2021 tarihli ve 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmişti. Taahhüt Tebliği, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam eden
incelemeler hakkında da uygulanmaktaydı.
Bu konudaki ilk uygulama ise şöyle: Taahhüt Tebliği’nin yayımlandığı tarihte,
4054 sayılı Kanun’un 40. maddesi uyarınca, haklarında önaraştırma yürütülen
Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. ile iştiraki Şişecam Çevre Sistemleri A.Ş.,
(birlikte “
Şişecam”) dosya içeriğindeki rekabetçi endişelerin giderilmesi
amacıyla taahhüt sürecinin başlatılmasına ilişkin başvuruda bulundu. Şişecam’ın
başvurusu üzerine gerçekleştirilen taahhüt görüşmeleri sonucunda, Şişecam
tarafından Kurul’a kapsamlı bir taahhüt paketi sunuldu.
Dosyanın Kurul tarafından müzakeresi sonucunda, Şişecam tarafından sunulan
taahhütler rekabet sorunlarını giderebilecek nitelikte bulunmuş ve ilgili
taahhüt paketi bağlayıcı hale getirilerek ön araştırmanın sonlandırılmasına
karar verilmiştir. Başka bir deyişle, Şişecam tarafından taahhüt mekanizmasına
başvurulması sayesinde soruşturma aşamasına geçilmeden süreç tamamlanmıştır. Bu
bilgiler ışığında, gerek soruşturma halinde maruz kalınan masraflar gerek ihlal
tespiti halinde uygulanacak idari yaptırımlar göz önüne alındığında, ön
araştırmanın taahhütle sonlandırılması birçok açıdan makul bir çözüm yolu olarak
karşımıza çıkmaktadır. Haklarında önaraştırma yürütülen teşebbüsler, soruşturma
aşamasına geçmeden bu yola başvurmayı mutlaka değerlendirmelidirler.
Soruşturmanın sonlandırıldığına ilişkin resmi duyuruya ve Kurul’un açıklama
metnine
buradan ulaşabilirsiniz.
Konu hakkında daha önce hazırladığımız yazıya
buradan ulaşabilirsiniz.
Başlığı Kapat
2021 yılı, 2020 yılında olduğu gibi Kurum’un sektör bazında yürüttüğü önaraştırma ve
soruşturmalar, muafiyet değerlendirmeleri ve birleşme devralma işlemlerine verilen taahhütlü
veya taahhütsüz izinlerle dolu bir sene olmuştur. Kurum’un 2021 yılında özellikle belirli
sektörlere daha çok ağırlık vermesinde; değişen küresel ekonomik dengelerin, Covid 19 virüsünde
ortaya çıkan yeni varyantların ve her alanda hızla büyüyen dijitalleşmenin etkisi oldukça
fazladır.
2021 yılının bitmesiyle, her sene olduğu gibi Rekabet Kurumu, Ekonomik Analiz ve Araştırma
Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan 2021 yılı Birleşme ve Devralma Görünüm Raporu
3, 7 Ocak
2022 tarihinde, Rekabet Kurumu’nun internet sitesinde yayımlanmıştır. Senelik yayınlanan bu
raporlar, ilgili senede gerçekleşen birleşme ve devralma işlemlerinin sektörel analizine dair
bir fikir vermekle beraber birleşme ve devralma işlemlerine konu sektörlerin ticaret hacmini ve
hangi sektörlerin yatırımcılar tarafından ilgiyle izlendiğini de ortaya koymaktadır.
2021 yılında Türkiye kökenli işlemlere ilişkin incelenen birleşme ve devralmaların toplam işlem
bedelinin yaklaşık 137,5 milyar TL olduğu kaydedilmiştir. Sektör özelinde bir incelemeye
gidildiğinde, 2021 yılında Türkiye kökenli işlemler içinde en yüksek işlem değerinin;
özelleştirme işlemleri içinde 89,3 milyar TL ile “havalimanı işletmeciliği” sektöründe,
özelleştirme işlemleri haricinde ise 3 milyar 691 milyon TL ile “plastikten paketleme
malzemeleri imalatı” sektöründe gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Yukarıdaki veriler ve Kurum’un 2021 yılı kararları göz önünde bulundurularak önemli işlemlerin
Rekabet Bültenimizde sektör özelinde iki ayrı grupta incelenmesi tercih edilmiş olup devam eden
sistematik buna düzenlenmiştir.
Bilgi ve İletişim Teknolojileri (“
BİT”) sektörü, içerisinde dijital
aygıt,
dijital araç-gereç, dijital malzeme, telekomünikasyon hizmetleri, ağ hizmetleri
ve yayıncılık hizmetleri geliştirme ve üretimini
4 içeren ve özellikle son dönemde
dünyada hızla büyümekte olan bir sektördür. TÜBSİAD verilerine göre, Covid 19
virüsünün etkisiyle, Global BİT pazar büyüklüğü 2020 yılında %2,2’lik küçülme
ile 3,8 trilyon dolar
5 seviyesine gerilerken bilgi
teknolojileri pazar büyüklüğü
%0,2; iletişim teknolojileri pazar büyüklüğü ise %4,0 küçülmüştür. Her ne kadar
2021 yılına ait veriler henüz TÜBSİAD veya başka bir kuruluş tarafından
paylaşılmamış olsa da 2020 yılına ait tahminlerinde, Global BİT pazar
büyüklüğünün 2021 yılında %8,4 büyüme ile 4,1 trilyon dolar seviyesine
ulaştıktan sonra yıllık %5,3 büyüme ile 2025 yılında 5,0 trilyon dolar büyüklüğe
ulaşacağı öngörülmüştür.
Türkiye’de ise yine aynı kaynaktan edinilen verilere göre 2019 yılında 152,9
milyar TL olan BİT pazar büyüklüğü %22 büyüme ile 2020 yılında 189 milyar TL’ye
ulaşmış ve 2021 yılı için BİT pazarında %32’lik bir büyüme yaşanacağı ifade
edilmiştir. Belirtildiği üzere, halihazırda sektörün ulaştığı pazar payı
hakkında yayınlanmış resmi bir veri olmamakla beraber, ilgili sektöre olan ilgi
ve yatırımcı iştahı Kurum nezdinde verilen kararlardan da anlaşılmaktadır.
Geçtiğimiz aylarda Whatsapp, kullanıcılarına, güncellenen
kullanım koşullarını
ve gizlilik ilkelerini içeren bir bildirim göndermiş ve bu
doğrultuda
kullanıcıların Whatsapp kullanmaya devam edebilmeleri için
WhatsApp tarafından
verilerinin Facebook şirketleri ile paylaşılmasına onay
vermeleri gerektiğini
bildirmişti. Söz konusu veri paylaşımına 0nay vermeyen
kullanıcıların ise 8
Şubat 2021 tarihinden itibaren WhatsApp’ı kullanamayacakları
belirtilmişti.
Kurul, söz konusu veri paylaşımının, Facebook ve diğer grup
şirketlerinin etkin
bir rekabet ortamında elde edebileceğinden daha fazla veri
toplamasına,
işlemesine ve kullanmasına neden olacağı gerekçesiyle
rekabetçi endişelere neden
olabileceğinden bahisle ve 11 Ocak 2021 tarihli ve
21-02/25-M sayılı kararıyla
WhatsApp kullanıcılarına getirilen veri paylaşma
zorunluluğuna ilişkin Facebook
Inc., Facebook Ireland Ltd., WhatsApp Inc. ve WhatsApp LLC
(hepsi birlikte
“
Facebook” olarak anılacaktır) hakkında re’sen
soruşturma
başlattığını
duyurmuştur. Soruşturma, 4054 sayılı Kanun’un bir veya
birden fazla teşebbüsün
mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye
kullanmasını yasaklayan 6.
maddesi kapsamında yürütülecek olup soruşturma kapsamında
Facebook’un piyasadaki
konumu ve bu konumu kötüye kullanıp kullanmadığı
değerlendirilecektir.
Soruşturma sonuçlanana ve nihai karar kesinleşene kadar, söz
konusu
uygulamaların ciddi ve telafisi olmayan zararlar doğurma
ihtimali göz önünde
bulundurulmuş ve Kurul 4054 sayılı Kanunu’nun 9. maddesi
çerçevesinde Facebook’a
geçici tedbir uygulanmasını öngörmüştür. Bu tedbir kararı
kapsamda Facebook’un,
(i) Türkiye’deki WhatsApp kullanıcıları için, verilerinin 8
Şubat 2021
tarihinden itibaren başka hizmetler için de
kullanılabileceğine ilişkin yeni
koşullarını durdurmasına ve (ii) bu koşulları kabul eden ve
etmeyen Türkiye’deki
tüm kullanıcılara, uygulanması planlanan koşulları
durdurduğunu Kurul tarafından
belirlenen tarihe kadar bildirmesi gerektiğine karar
verilmiştir.
Kurul’un soruşturmaya ilişkin resmi duyurusuna
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul tarafından, geçtiğimiz ay WhatsApp kullanıcılarına
getirilen veri paylaşma
zorunluluğu hakkında Facebook aleyhine re’sen açılan
soruşturma kapsamında
alınan geçici tedbir kararının gerekçesi yayımlanmıştır.
Tedbir kararı kapsamında, WhatsApp’ta paylaşılan verilerin
çoğunlukla iki kişi
veya daha küçük gruplarda paylaşıldığı, bu verilerin
genellikle özel hayata veya
ticari sırlara ilişkin olduğu, dolayısıyla WhatsApp
verilerinin diğer herhangi
bir sosyal medya içeriğine göre genellikle kişilerin geniş
bir çevreyle
paylaşmak istemeyeceği nitelikte veriler olduğu
belirtilmiştir.
İlaveten, bu verilerin Facebook’un faaliyet gösterdiği diğer
pazarlarda
kullanılmasının ve bunun WhatsApp kullanımı için zorunlu
tutulmasının (i)
WhatsApp verilerinin, diğer Facebook şirket ürün ve
verilerine bağlanmasına,
(ii) Facebook’un tüketici iletişim hizmetleri pazarındaki
gücünü, internet
reklamcılığı alanındaki rakiplerinin faaliyetini
zorlaştıracak şekilde
kullanmasına ve (iii) aşırı veri toplanmasının ve verinin
başka hizmetler için
kullanılmasının tüketicinin sömürülmesine sebep olabileceği
ve rekabetçi
endişelere yol açabileceği belirtilmiştir.
Facebook’un tüketici iletişim hizmetleri, sosyal ağ
hizmetleri ve çevrimiçi
reklamcılık hizmetleri pazarlarındaki pazar gücü de dikkate
alındığında söz
konusu uygulamaların ciddi ve telafisi olmayan zararlar
doğurma ihtimali yeniden
vurgulanmış göz önünde ve Kurul 4054 sayılı Kanun’un 9.
maddesi çerçevesinde
Facebook’a geçici tedbir uygulanmasını öngörmüştür.
Kurul’un tedbir kararına
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, 2018-2-038 sayılı dosya kapsamında verdiği
20-49/675-295 sayılı kararında
Google Reklamcılık ve Pazarlama Ltd. Şti., Google
International LLC, Google LLC,
Google Ireland Limited ve Alphabet Inc.’ten oluşan ekonomik
bütünlüğün
(“
Google”) genel arama hizmetleri pazarındaki hakim
durumunu
kötüye kullanarak
kendi yerel arama hizmetlerini rakiplerini dışlayacak
şekilde öne çıkardığı
iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında, Google’a 4054
sayılı Kanun’un
6.maddesi kapsamında 296.084.899,49 TL idari para cezası
uygulanmasına
hükmetmiştir.
Soruşturmaya ilişkin kararında, Kurul, Google’ın kendi yerel
arama ve konaklama
fiyatı karşılaştırma hizmetlerini genel arama sonuçlarında
en üstte Local Unit
içerisinde konumlandırmakta ve yerel arama ve konaklama
fiyatı karşılaştırma
alanında faaliyet gösteren rakiplerin faaliyetlerini
zorlaştırdığını ifade
etmektedir.
Söz konusu karar, Kurul’un Google aleyhinde yürüttüğü 4.
soruşturma olma
niteliğini haizdir. Kamuoyunun da dikkatini çeken bu
soruşturmalar kapsamında,
Kurul, 2017 yılından bu yana Google aleyhinde (i) mobil
cihaz üreticileri ile
imzaladığı sözleşmelerde yer alan Google aramanın mobil
cihazlarda varsayılan
tarayıcı olarak atanmasına ve Google uygulamasının ana
ekranda
konumlandırılmasına dair hükümler yoluyla hakim durumunu
kötüye kullandığı, (ii)
genel arama hizmetlerine yönelik yaptığı algoritma
güncellemeleri ve Adwords
reklamları ile hakim durumunu kötüye kullandığı ve (iii)
genel arama hizmetleri
pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullanarak çevrim içi
alışveriş karşılaştırma
hizmetleri pazarındaki rakiplerinin faaliyetlerini
zorlaştırdığı iddiaları ile
soruşturmalar yürütmüş ve bu soruşturmaların her birinde
Google’ın 4054 sayılı
Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiğini tespit
etmiştir.
Kurul’un en son tarihli Google kararına
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, Superonline İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından
yapılan başvuru üzerine,
31.05.2018 tarihli ve 18-17/308-M sayılı kararı ile Türk
Telekomünikasyon A.Ş.
ve TTNET A.Ş.’nin (birlikte “
Türk Telekom”) “Hepsi
Dâhil
Kampanyası” kapsamında
fiyat sıkıştırması yoluyla 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini
ihlal edip
etmediklerinin tespitine ilişkin olarak Türk Telekom
aleyhinde önaraştırma
başlatmıştı.
Önaraştırma kapsamındaki değerlendirmeler neticesinde, Türk
Telekom’un
kampanyalarında uyguladığı fiyatlandırmaların fiyat
sıkıştırması niteliğinde
olmadığı kanaatine varılmış ve Türk Telekom’a soruşturma
açılmamasına karar
verilmişti. Devamında ise söz konusu karar hakkında açılan
dava sonucunda Ankara
14. İdare Mahkemesi tarafından Kurul’un soruşturma
açılmamasına yönelik
kararının iptaline karar verilmişti. İptal kararı üzerine,
Kurul, 14.05.2020
tarih ve 20-24/312-M sayılı kararıyla, başvuru konusu
iddialara yönelik olarak
4054 sayılı Kanun’un ihlal edilip edilmediğinin tespiti
amacıyla Türk Telekom
aleyhinde soruşturma başlatılmasına karar
verilmişti.
Kurul’un 25 Şubat 2021 tarih ve 21-10/139-57 sayılı kararı
uyarınca Türk Telekom
hakkında yürütülen soruşturma sonuçlanmış ve Kurul, (i)
TTNET A.Ş.’nin perakende
sabit genişbant internet erişim hizmetleri pazarında; Türk
Telekomünikasyon
A.Ş.’nin ise toptan sabit genişbant internet erişim
hizmetleri pazarında hâkim
durumda olduğuna, (ii) her ne kadar hakim durumda olsalar da
kullanılan iktisadi
Net Bugünkü Değer (“
NBD”) analizi ile Türk Telekom’un
fiyatlandırmasının piyasa
koşullarına uygun olduğuna ve 4054 sayılı Kanun’un 6.
maddesini ihlal
etmediğine, dolayısıyla (iii) Türk Telekom’a idari para
cezası uygulanmasına
gerek olmadığına karar vermiştir.
Soruşturmaya ilişkin Kurul kararına
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, 29 Temmuz 2021 tarihli ve 21-36/487-M sayılı kararı
ile DSM Grup
Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret A.Ş. (“
Trendyol”)
ve
aynı ekonomik
bütünlük içerisinde yer alan diğer teşebbüsler hakkında,
çevrimiçi pazaryeri
pazarındaki uygulamalarıyla 4054 sayılı Kanun’un 4. Ve 6.
maddelerini ihlal
ettiği iddiası üzerine önaraştırma başlatmıştır.
Önaraştırma sürecinde algoritmalar ve bilişim
sistemlerindeki veriler üzerinde
yapılan yerinde inceleme sonucunda; Trendyol’un, aynı
platform üzerinde hem 3.
taraf satıcıların satışlarına aracılık ettiği hem de
TrendyolMilla gibi kendi
markalarının sattığı, bu platform üzerinde kendi ürünlerine
haksız avantaj
sağlayacak şekilde listeleme algoritmasına müdahale ettiği,
kendi markalarının
pazarlama stratejisinin oluşturulmasında pazaryeri
faaliyetleri kapsamında elde
ettiği verileri kullandığı, yine algoritmaya yapılan
müdahalelerle pazaryerinde
satış yapan satıcılar arasında ayrımcılık yaptığı tespit
edilmiş ve Kurul’un 23
Eylül 2021 tarihli ve 21- 44/650-M sayılı kararı ile
Trendyol hakkında
soruşturma başlatılmasına karar verilmiştir.
Bu kapsamda, Kurul, 30 Eylül 2021 tarihli ve 21-46/669-334
sayılı kararı ile
soruşturmanın devamı süresince ve sonrasında uygulanmak
üzere Trendyol’a bazı
tedbirlerin uygulanmasına karar vermiştir. Uygulanacak
tedbirler arasında:
Trendyol’un kendi ekonomik bütünlüğü altında yer alan ürün
ve hizmetlerine
yönelik, rakiplerine karşı avantaj sağlayacak nitelikte,
algoritma ve kodlama
aracılığıyla yapılan müdahaleler de dâhil olmak üzere her
tür eylem davranış ve
uygulamalarına son vermesi ve soruşturma sürecinin devamında
da bu
davranışlardan kaçınması,
Pazaryeri faaliyetinden elde edilen ve üretilen her türlü
verinin, kendi
ekonomik bütünlüğü altında yer alan diğer ürün ve hizmetleri
için paylaşımını ve
kullanımını durdurması ve soruşturma sürecinin devamında da
bu davranışlardan
kaçınması,
DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret AŞ
bünyesinde; ürün arama, satıcı
listeleme, satıcı puanı hesaplama vb. amaçlarla kullanılan
tüm algoritma
modelleri üzerinde yapılan parametrik ve yapısal
değişiklikleri versiyonlu ve
doğruluğu inkâr edilemez şekilde en az 8 (sekiz) yıl süreyle
saklaması gibi
tedbirler de yer almaktadır.
Söz konusu soruşturmanın Kurul’un Google hakkında (i) genel
arama hizmetleri
pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullanarak çevrim içi
alışveriş karşılaştırma
hizmetleri pazarındaki rakiplerinin faaliyetlerini
zorlaştırdığı iddiası ve (ii)
genel arama hizmetleri pazarındaki hâkim durumunu kötüye
kullanarak kendi yerel
arama hizmetlerini rakiplerini dışlayacak şekilde öne
çıkardığı iddiasıyla ile
yürütülen soruşturmaları büyük ölçüde andırdığı gözlerden
kaçmamıştır. Söz
konusu soruşturma kapsamında Kurul, Google’ın reklam aldığı
sonuçları, genel
arama sonuçları içerisinde üstte konumlandırdığı ve
dolayısıyla organik
sıralamayı bozarak alışveriş ve yerel konaklama hizmeti
sunan teşebbüslerin
faaliyetlerini zorlaştırdığı tespit edilmişti.
Özellikle BİT pazarının gelişimiyle, Kurul’un çevrimiçi
pazarlarda hakim
durumdaki teşebbüslerin, kendine maddi kazanç sağlayan
hizmtleri, aynı
platformlarda yer alan rakiplerinin faaliyetlerine karşı
daha avantajlı konuma
getirdiği durumların Kurul’un yakın takibinde olduğu
söylenebilmektedir.
Kurul’un tedbir kararına
buradan ulaşabilirsiniz.
Gıda ve İçecek sektörü, insanlığın en temel ve ertelenemez ihtiyaçlarından olan
gıda ve içecek ürünlerinin üretimi, dağıtımı, satışı ve perakende hizmetlerini
içine alan ve dolayısıyla ülke ekonomilerinin yapıtaşı sayılabilen en önemli
stratejik sektörlerindendir.
6 Gıda ve İçecek Sektörü, Birleşmiş
Milletler’in
Bütün Ekonomik Aktivitelerin Uluslararası Standart Sanayi Sınıflandırmasının 3.
Revizyonu (ISIC Rev. 3)
7 kapsamında imalat sanayinin bir
alt sektörüdür. Küresel
çapta artan gıda ihtiyacı göz önüne alındığında; uluslararası standartlara uygun
gıda ve içecek üretme, dağıtma ve satma kapasitelerine sahip, kesintisiz bir
Gıda ve İçecek sektörü
8 ekonominin lokomotif
sektörlerinden biri olarak
görülmektedir.
Gıda ve İçecek sektörü, içerisinde çok sayıda teşebbüsün üretim ve dağıtım
zincirinin gerek aynı gerekse farklı halkalarında kümelenmesi sebebiyle
rekabetçi yapının yüksek olduğu bir sektördür. Her sene Türkiye İstatistik
Kurumu (“
TÜİK”) tarafından Dış Ticaret Verileri baz alınarak hazırlanan
TGDF
Dijital Veri Paneli’ne göre, 2021 yılının ilk 9 ayında tarım, gıda ve içecek
sektöründe 15,9 milyar dolar tutarında ihracat ve 12,2 milyar dolar
9 tutarında
ithalat gerçekleştirilmiştir. Tüm bu gelişmelere paralel olarak, Kurum da 2021
yılında Gıda ve İçecek sektöründe emsal teşkil edecek kararlara ve sektör
raporlarına imza atmış ve ilgili piyasanın rekabetçi yapısını korumak için
çalışmalarını gözle görülür bir şekilde artırmıştır.
Kurul, 24 Temmuz 2020 tarihinde, alınan başvuru üzerine,
Algida markalı dondurma ürünlerinin üreticisi Unilever
Sanayi ve Ticaret Türk AŞ’nin (“
Unilever”), çeşitli
uygulamalar yoluyla nihai satış noktalarında rakip ürünlerin
satışını engellemek suretiyle fiili münhasırlık oluşturarak
Kanun’un 4. ve 6. maddesinin ihlal edip etmediğinin
tespitine yönelik soruşturma başlatmıştı. Başvuruda,
Unilever’in Algida ürünlerinin bulunurluğunu arttırabilmek
için müşteriye taviz ödemesi yapmak suretiyle nihai satış
noktalarını tek marka satmaya yönlendirdiği iddia edilmişti.
Kurul, 18 Mart 2021 tarihli 21-15/190-80 sayılı kararı ile
soruşturmayı sonuçlandırmış ve Unilever’in endüstriyel
dondurma pazarında, anında tüketilen dondurma pazarında ve
evde tüketilen dondurma pazarında hâkim durumda olduğunu
tespit etmiştir. Buna göre, (i) Unilever’in önceden Kurul
önünde taahhütte bulunduğu kabin münhasırlığı ve indirim
sistemine ilişkin faaliyetlerini, 1.5 yıllık soruşturma
süreci boyunca da devam ettirdiği, bu durumun Unilever’in
hakim durumunu kötüye kullandığını gösterdiği ve (ii) Getir
Perakende ile yaptığı sözleşmede getirmiş olduğu rekabet
etmeme yükümlülüğüyle de fiili münhasırlık yarattığı
gerekçeleriyle, 4054 sayılı Kanun’un 4. ve 6. maddelerinin
ihlali nedeniyle Unilever’in toplamda 480.217.216 milyon TL
idari para cezası ödemesine hükmetmiştir. Kurul idari para
cezasının yanında Unilever’e söz konusu uygulamaları
sonlandırması bakımından da düzenleyici yaptırımlarda da
bulunmuştur.
Soruşturmaya ilişkin Kurul kararına
buradan ulaşabilirsiniz
Kurul, (i) 13 Haziran 2019 tarih ve 19-21/305-M sayılı, (ii)
24 Ekim 2019 tarih ve 19-36/540-M sayılı ve (iii) 02.01.2020
tarih ve 20-01/5-M sayılı kararları ile buğday unu pazarında
faaliyet gösteren 46 teşebbüsün birlikte fiyat artırmak
suretiyle Kanun’un 4. maddesini ihlal edip etmediklerinin
tespiti amacıyla soruşturma başlatılmasına karar vermişti.
Bu kapsamda Kurul tarafından gerçekleştirilen yerinde
incelemeler sırasında, hakkında inceleme gerçekleştirilen
bazı teşebbüslerin bağlantılı olduğu Karadeniz Un
Sanayicileri Derneği’nin, (“
KUSAD”) üyeleriyle
birlikte un
satış fiyatlarının görüşüldüğü toplantılar düzenlediği,
toplantılar sonrasında üyelerinin buğday unu satış
fiyatlarını içeren fiyat listelerini düzenli olarak
topladığı, topladığı fiyat listelerini üyelere yeniden
gönderdiği, söz konusu faaliyetin teşebbüsler arası
fiyatların kontrolünü sağlamaya yönelik olduğu tespit
edilmiş ve soruşturma, Kurul’un 7 Ocak 2021 tarihli ve
21-01/18-8 sayılı kararı ile sonuçlandırılmış ve 34 teşebbüs
hakkında para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.
Soruşturmaya ilişkin Kurul
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, 7 Mayıs 2020 tarihli ve 20-23/298 sayılı kararı ile
perakende gıda ve temizlik ürünleri ticareti ile iştigal
eden zincir marketler ile bunların tedarikçileri konumunda
olan üretici ve toptancı seviyesinde faaliyet gösteren 29
teşebbüs hakkında, bu teşebbüslerin COVID-19 salgını
sürecindeki fiyatlama davranışlarının incelenmesi amacıyla
soruşturma başlatmıştı.
Soruşturma kapsamında, zincir marketlerin tedarikçiler gibi
dikey ilişki içerisinde bulundukları ortak üçüncü taraflar
aracılığıyla, perakende satış fiyatlarının tespiti amacıyla
bilgi değişiminde bulunup bulunmadıkları incelenmiştir.
Kurul, 28 Ekim 2021 tarihli ve 21-53/747-360 sayılı kararı
ile soruşturmayı sonuçlandırmış ve bu kapsamda, (i) Yeni
Mağazacılık A.Ş., BİM Birleşik Mağazalar A.Ş., CarrefourSA
Carrefour Sabancı Ticaret Merkezi A.Ş., Migros Ticaret A.Ş.
ve Şok Marketler Ticaret A.Ş. zincir marketlerinin,
tedarikçileri Savola Gıda ve San. Tic. A.Ş.’nin topla-dağıt
yöntemiyle, ABC bilgi değişimi (“
hub and spoke”) karteli
oluşturduğu tespit edilmiş ve (ii) bu 6 teşebbüse 2020 mali
yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık
gayri safi gelirleri üzerinden idari para cezası verilmesine
karar verilmiştir. Hakkında soruşturma yürütülen diğer 23
teşebbüse ise idari para cezası uygulanmasına gerek
olmadığına karar verilmiştir.
Kurul’un nihai karar açıklamasına
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul, 02.04.2020 tarihli ve sayılı kararı ile, alkolsüz
ticari içecekler pazarında birçok ürün kategorisi ile
faaliyet gösteren Coca Cola Satış ve Dağıtım AŞ’nin, (“
Coca
Cola”) nihai satış noktalarında, rakip ürünlerin satışını
engelleyerek 4054 sayılı Kanun’u ihlal ettiği iddiasıyla
soruşturma başlatmıştı.
Bu soruşturmanın dayanağı olarak Kurul’un alkolsüz ticari
içecekler sektörünü detaylı olarak incelediği 10 Eylül 2007
tarihli kararı gösterilmektedir. Söz konusu kararda Coca
Cola’nın gazlı içecekler bakımından hâkim durumda olduğu
tespit edilmiş ve bu ürünler bakımından Coca Cola’nın tek
satıcılık anlaşması yapmasına son verilmesine karar
verilmiştir. Ayrıca rakibe ait soğutucu bulunmayan satış
noktalarında Coca Cola mülkiyetindeki soğutucuların
%20’sinin rakiplerin erişimine açılması gibi çeşitli
düzenlemeler getirilmişti. Bu çerçevede, Kurul, 2020 yılında
başlatılan soruşturma ile aradan geçen yaklaşık 14 yıllık
zaman diliminde sektörde meydana gelen değişiklikleri
dikkate alarak yeni düzenlemeler ile rekabetçi sorunların
ortadan kaldırılmasını amaçlamıştır.
Soruşturma süreci devam ederken Coca Cola, Taahhüt
Tebliği’nin yürürlüğe girmesinden faydalanmış ve 2 Eylül
2021 tarihinde dosya içeriğindeki rekabetçi endişelerin
giderilmesi için Kurul’a taahhüt sürecinin başlatılmasına
ilişkin başvuruda bulunmuştur. Taahhüt sürecinde
gerçekleştirilen görüşmeler kapsamında, Coca Cola tarafından
sunulan taahhüt paketinin; rekabet sorunlarıyla orantılı, bu
sorunları gidermeye elverişli, kısa sürede yerine
getirilebilir ve etkili şekilde uygulanabilir olduğu tespit
edilmiş ve ilgili taahhüt paketi bağlayıcı hale getirilerek
soruşturmanın sonlandırılmasına karar verilmiştir.
Kurul, 08 Eylül 2021 tarihinde yayımladığı bir duyuru ile
taahhüt paketinin içeriğini kamuoyuyla paylaşarak gazsız
içecek pazarındaki rekabetçi yapının takipçisi olduğunu
yeniden vurgulamıştır.
Kurul’un verilen taahhütlere ilişkin kapsamlı açıklamasına
buradan ulaşabilirsiniz.
Kurul 3 Haziran 2021 tarihinde internet sitesinde
yayınladığı duyuru ile, yukarıda detayları açıklanan
perakende gıda ve temizlik ürünleri piyasasında faaliyet
gösteren teşebbüsler aleyhinde yürütülen soruşturma
kapsamında edindiği bilgi ve belgeler ile yapılan inceleme
ve tespitler doğrultusunda, söz konusu soruşturmaya taraf
olmayan üretici/tedarikçi niteliğindeki 13 teşebbüs hakkında
soruşturma başlattığını duyurmuştur.
Öncelikle Kurul başlattığı önaraştırma ile aralarında Red
Bull, Şölen Çikolata, Pepsi Cola, Eti Gıda ve Beypazarı’nın
da bulunduğu sektörün önemli üretici/tedarikçilerinin, alt
pazarda yer alan perakende süpermarket zincirleri arasında;
geleceğe dönük fiyatlar, fiyat geçiş tarihleri, dönemsel
aktiviteler ve kampanyalar gibi rekabete hassas bilgilerin
dolaylı yoldan değişimine aracılık ettiği, söz konusu
süpermarket zincirlerinin fiyatlarının ve/veya fiyat
geçişlerinin koordinasyonunu sağladığı ve/veya söz konusu
perakendecilerin yeniden satış fiyatlarının belirlenmesine
dönük davranışlarda bulunup bulunmadığını incelemiş ve bu
kapsamda incelenen teşebbüslerin söz konusu davranışların
gerçekleştirildiği yönünde kuvvetli şüphe oluşması üzerine
resen yürütülen soruşturma başlatmaya karar verilmiştir.
Kurul’un resmi açıklamasına
buradan ulaşabilirsiniz.
Başlığı Kapat
Nur Duygu Bozkurt Kadirhan
Kıdemli Avukat
Selin Ivit
Avukat
Deniz Yontuk
Stajyer Avukat
1 WTO, (2021), “
https://www.wto.org/english/news_e/pres21_e/pr889_e.htm”,
(Erişim Tarihi: 10.01.2022)
2 World Bank, (2021), “
https://data.worldbank.org/country/turkey?locale=tr”,
(Erişim Tarihi: 10.01.2022)
3 Rekabet Kurumu, (2022),
“
https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/geneldosya/2021-bd-gorunum-raporu-pdf”, (Erişim Tarihi: 07.01.2022) | Konu hakkında
hazırladığımız yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
4 OECD, (2006) “
https://stats.oecd.org/glossary/detail.asp?ID=3038” (Erişim
Tarihi: 10.01.2022)
5 TUBSIAD(2020),“
”
(Erişim Tarihi: 10.01.2022)
6 Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 14/3
(2012), 17-70, “Gıda Ürünleri ve İçecek Sanayinin Ekonomik Özellikleri”
7 UN ISIC-3, (2002), “
https://unstats.un.org/unsd/statcom/doc02/isic.pdf”
(Erişim Tarihi: 10.01.2022)
8 Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 14/3
(2012), 17-70, “Gıda Ürünleri ve İçecek Sanayinin Ekonomik Özellikleri”,
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/287277 (Erişim Tarihi: 10.01.2022)
9 Tarım Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Konfederasyonu, (2021)
“
https://www.tgdf.org.tr/tarim-ve-gidada-ihracat-ve-ithalat-birlikte-artiyor/” (Erişim Tarihi: 10.01.2022)