Önerilen Aramalar

Alışveriş Merkezleri Hakkında Yönetmelik

2.03.2016

Tüm Makaleler
Son yıllarda artan ivmeli gelişimi ile perakende sektörünün lokomotifi haline gelen Alışveriş Merkezleri(“AVM”), ülkemiz ekonomisi içinde önemli bir rol oynamaktadır. Ülkemizde AVM’ler yakaladığı giriş sayısı ve harcama miktarları ile ölçümlenen büyüme oranlarıyla Avrupa sıralamalarının da üst basamaklarında yer almaktadır. Bu gelişime paralel olarak, ülkemizde Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlanabilmesi ve perakende sektörü ile AVM’lerin de yasal düzleminin yaratılabilmesi için özel hukuki düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Bu bağlamda öncelikle, 29.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6585 Sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun (“6585 sayılı Kanun”) ile perakende sektöründe genel hukuki bir çerçeve oluşturulmuş, ileride çıkarılacak yönetmeliklere ilişkin altyapı oluşturulmuştur.
Bu aşamada sıra, perakende sektörünün yönetmeliklerle ayrıntılı şekilde düzenlemesine gelmiştir. Bu amaçla da perakende sektörüyle ilgili Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından 26 Şubat 2016 tarihinde “Alışveriş Merkezleri Hakkında Yönetmelik”(“Yönetmelik”) yayımlanmış; yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Makalemizde perakende sektörünün arenaları olan AVM’lere ilişkin Yönetmeliği detaylı şekilde irdeleyip sektöre etkilerini ele alacağız.

6585 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 29.01.2015 tarihi itibariyle faaliyette olan AVM’ler için Yönetmeliğin 4. Maddesi uyarınca;
  • Yönetmelikte belirtilen şekilde ortak kullanım alanlarına ve
  • Merkezi bir yönetime, sahip olma unsurlarını 1 yıl içerisinde sağlama yükümlülüğü getirilmiştir. Yönetmeliğin çıkarılış amacı; AVM’lerin nitelikleri ile açılış, faaliyet ve denetimlerine
ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu sebeple kapsamı da yalnızca AVM’lere ilişkin ilke ve kurallar ile AVM yönetiminin, yetkili idarelerin ve diğer ilgili kurum ve kuruluşların AVM’lere ilişkin görev ve sorumluluklarından oluşmaktadır. Yönetmelik, 6585 Sayılı Kanun’un 3üncü, 5inci, 10uncu, 11inci, 12nci ve 16ncı ve 17nci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır. Yönetmelik, Tanımlar kısmında 6585 Sayılı Kanuna paralel düzenlemeler getirirken 6585 Sayılı Kanun’un Yönetmelikle düzenleyeceğini öngördüğü boşlukları da doldurmuştur. Yönetmelikte Tanımlar kısmında düzenlenen kavramlardan en önemlileri; AVM, AVM Yönetimi, Büyük Mağaza (“Anchor”) ve Satış Alanı tanımlarıdır.

Yönetmelik uyarınca AVM’ler:
  • Bir yapı veya alan bütünlüğü olan,
  • İçinde en az biri büyük mağaza niteliğini taşımak kaydıyla beslenme, giyinme, eğlenme, dinlenme, kültürel ve benzeri ihtiyaçların bir kısmının veya tamamının karşılandığı en az 10 iş yerine ya da büyük mağaza niteliği taşıyan iş yeri bulunmasa dahi beslenme, giyinme, eğlenme, dinlenme, kültürel ve benzeri ihtiyaçların bir kısmının veya tamamının karşılandığı en az otuz iş yerine sahip bulunan,
  • Bir yapıya veya alan bütünlüğü içinde yapılar topluluğuna sahip olan,
  • En az beş bin metrekare satış alanı bulunan,
  • Yönetmelikte belirtilen ortak kullanım alanları olan,
  • Merkezi bir yönetime sahip olması gereken yapılardır.
Yönetmelikte AVM Yönetimi ise, AVM’nin maliki tarafından alışveriş merkezinin yönetimi konusunda yetkilendirilen gerçek veya tüzel kişilerden oluşan birimi, şeklinde tanımlanmıştır. Uygulamada olmasına rağmen daha önce tanımlanmamış olan anchor tipi büyük mağazalar da Yönetmelikte özel olarak tanımlanmıştır. İlgili tanım uyarınca; hangi ad altında olduğuna bakılmaksızın, tüketim mallarının kısmen veya tamamen perakende satışının yapıldığı, en az dört yüz metrekare satış alanına sahip işletmeler “Büyük Mağaza” olarak nitelendirilmiştir. Sık sık kullandığımız “Satış Alanı” ile kastedilen de; münhasıran büro amaçlı kullanılan işyerleri ile konaklama, depolama, üretim tesisleri/alanları ve ortak kullanım alanları hariç olmak üzere AVM’lerdeki işyerlerinin toplam alanıdır.

AVM’nin Ruhsatlandırma Süreci
Yönetmelik öncelikle, AVM projelerine yapı ruhsatı verilmesi şart ve yöntemini ele almıştır. Yönetmelik, bir projenin AVM projesi olarak kabul edilebilmesi için üç ön şart öngörmüştür. Bunlar projenin:
  • Bir yapıya veya alan bütünlüğü içinde yapılar topluluğuna,
  • En az beş bin metrekare satış alanına,
  • İçinde en az biri büyük mağaza niteliğini taşımak şartıyla beslenme, giyinme, eğlenme, dinlenme, kültürel ve benzeri ihtiyaçların bir kısmının veya tamamının karşılandığı en az on iş yerine ya da büyük mağaza niteliği taşıyan iş yeri bulunmasa dahi beslenme, giyinme, eğlenme, dinlenme, kültürel ve benzeri ihtiyaçların bir kısmının veya tamamının karşılandığı en az otuz iş yerine sahip olmasıdır.
Yönetmelikte ayrıca AVM projelerinde ortak kullanım alanlarına da yer verilmesi zorunluluğu düzenlenmiştir.

AVM’ye yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi, işyeri açma ve çalışma ruhsatı verme, bunları değiştirme ve yenileme yetkisi belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde büyükşehir olan yerlerde büyükşehir belediyesine, diğer yerlerde ilgili belediyelere; belediye sınırları ve mücavir alanlar dışındaki yerlerde ise il özel idarelerine verilmiştir.

Yönetmelikte, Alışveriş merkezi projesi için yapı ruhsatı verilirken, başvuru tarihinden itibaren üç iş günü içinde üst meslek kuruluşlarının yazılı görüşleri talep edilmesi düzenlenmiştir. Üst meslek kuruluşlarının, talep yazısının kendilerine ulaştığı tarihten itibaren on beş iş günü içinde görüşlerini yazılı olarak göndermeleri gerekmektedir. Bu görüşler tavsiye niteliğindedir. Üst meslek kuruluşlarının görüş yazılarında; büyükşehir belediyesi sınırları içindeki AVM sayısı ve bunların birbirine yakınlığı, ulaşım imkânları, AVM’nin çevreye, altyapıya ve trafiğe getireceği yükler ile yaratacağı can ve mal güvenliği riski gibi ekonomik, sosyal, çevresel ve demografik unsurlara yer vermesi öngörülmüştür. Eğer süresi içerisinde görüş bildirilmezse, bu durumda görüşün olumlu olduğu kabul edilmektedir. Bu şekilde süreçlerin seri ilerlemesi hedeflenmiştir. Ayrıca, büyükşehir belediyesi tarafından AVM projesi için yapı ruhsatı verilirken ilgili ilçe belediyesinden de yukarıda belirtilen hususlara ilişkin görüş yazısı alınabileceği düzenlenmiştir.

Yönetmelikte son olarak, belirtilen niteliklere sahip olan AVM’lere verilen yapı kullanma izin belgesinin, çalışma ve işyeri açma ruhsatı yerine de geçeceği düzenlenmiştir. Bu yenilik uygulamada bürokratik işlemleri azaltıcı pratik ve olumlu bir gelişmedir.

Ortak Kullanım Alanlarına İlişkin İlke ve Kurallar
Konuyla ilgili olarak, Yönetmelikte öncelikle hangi alan ve yerlerin ortak kullanım alanlarına dahil olduğu belirtilmiş olup bu alan ve yerlerin genel olarak hangi niteliklere sahip olması gerektiği belirtilmiştir. Sonrasında ise alan ve yerlerin ayrı ayrı sahip olması gereken niteliklerine yer verilmiştir.

Yönetmelik uyarınca, AVM içindeki perakende işletmelerin haricinde sosyal ve kültürel etkinlik alanı, acil tıbbi müdahale ünitesi, ibadet yeri, bebek bakım odası, çocuk oyun alanı ve ortaklaşa kullanma ve faydalanma için alanlar oluşturulmalıdır. Alışveriş merkezi otoparkının müşteriler ve alışveriş merkezi içindeki perakendeciler haricinde kullanımını sınırlandırmak amacıyla alışveriş merkezi yönetimi tarafından, süreli kullanıma bağlı ücretlendirme yapılabileceği belirtilmiştir. Bu çerçevede uygulamada zaman zaman uyuşmazlıklara sebebiyet veren “otopark ücretlendirmesi” kavramı yasal dayanağa kavuşmuştur.

Ortak kullanım alanlarının niteliklerine ilişkin olarak; ortak kullanım alanları engelliler ile yaşlı ve çocukların ihtiyaçları dikkate alınarak oluşturulacaktır.

Yönetmeliğe ve Türk Standartları Enstitüsü’nün ilgili standartlarına uygun olarak ortak kullanım alanlarının oluşturulmasından, amacına uygun olarak kullanılmasından ve bu alanlara ilişkin güvenlik tedbirleri alınmasından ve diğer yükümlülüklerin yerine getirilmesinden AVM maliki ile yönetimi müştereken sorumlu olacaktır.

Sosyal ve Kültürel Etkinlik Alanı
AVM’de sergi, söyleşi, tanıtım ve imza günleri gibi sosyal ve kültürel etkinliklerin düzenlenmesi amacıyla satış alanının en az binde beşi oranında alan ayrılacak; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı (“Bakanlık”), bu oranı bir katına kadar artırmaya veya yarısına kadar azaltmaya yetkili olacaktır. Sosyal ve kültürel etkinlikler, etkinlikten en az yedi gün önce AVM’nin görülebilir yerlerinde ve varsa internet sitesinde ilan edilecektir.

Acil Tıbbi Müdahale Ünitesi
Yönetmelikte, acil tıbbi durumlarda ilk müdahalenin yapılabilmesi ve ihtiyaç halinde en yakın hastaneye sevkin sağlanabilmesi amacıyla, AVM’nin kolay ulaşılabilir bir yerinde en az yirmi metrekare büyüklüğünde acil tıbbi müdahale ünitesi oluşturulması ve acil tıbbi müdahale ünitesinin girişinde “Acil Tıbbi Müdahale Ünitesi” yazısı ve işareti yer alması zorunluluğuna yer verilmiştir. Bu yerin yönlendirme levhalarıyla belirtilmesi gerektiği öngörülmüştür.

Acil tıbbi müdahale ünitesinde Satış alanı yirmi bin metrekarenin altında olan AVM'de en az bir acil tıp teknisyeni veya acil tıp teknikeri; yirmi bin ile elli bin metrekare arasında satış alanına sahip AVM'de en az birer acil tıp teknisyeni ve acil tıp teknikeri veya acil tıp teknikeri bulunmayan hallerde en az iki acil tıp teknisyeni istihdam edilmelidir. Satış alanı yüz bin metrekare ve üzerinde olan AVM'lerde ise en az birer acil tıp teknisyeni ve acil tıp doktoru bulunmalıdır.

Acil tıbbi müdahale ünitesinde Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen nitelik ve miktarda ilk yardım malzemesi ve ekipmanı bulundurulmalıdır. Alışveriş merkezindeki ortak kullanım alanlarının ve dört yüz metrekareden büyük perakende işletmelerin görünür kısımlarına acil tıbbi müdahale ünitesiyle iletişimi sağlamak amacıyla yeterli sayıda acil tıbbi durum butonu yerleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu hizmetler, özel sağlık hizmeti veren kuruluşlardan hizmet satın alınmak suretiyle de verilebilecektir.

Bebek Bakım Odası ve Çocuk Oyun Alanı
AVM’de, kolay ulaşılabilir yerlerde her katta on metrekareden az olmamak üzere yeterli büyüklük ve sayıda içinde lavabosu, alt değiştirme ünitesi, emzirme koltuğu ve sehpa bulunan, yeterli iklimlendirme ve hijyen şartlarını sağlayan yeterli sayıda bebek bakım odası oluşturulması öngörülmüştür. Ayrıca Yönetmelik uyarınca, AVM’de 0-10 yaş grubu çocukların oyun oynaması için ebeveynlerin çocuklarının gözetimini sağlayabileceği oturma yerleri bulunan, yaralanma ve kazalara karşı güvenlik tedbirleri alınmış, yeterli sayıda ve ücretsiz çocuk oyun alanı oluşturulması gereği de düzenlenmiştir.

Diğer Ortak Kullanım Alanları
Yönetmelikte,
  • Satış alanı yüz bin metrekarenin altında olan alışveriş merkezinde en az otuz metrekare,
  • Yüz bin metrekare ve üstünde olan alışveriş merkezinde ise en az elli metrekare büyüklüğünde, İçinde lavabosu bulunan, yeterli iklimlendirmeye ve ihtiyacı karşılayacak diğer niteliklere sahip, kadın ve erkekler için ayrı ayrı olacak şekilde, otopark haricinde olmak üzere ve alışveriş merkezinin kolay ulaşılabilir bir yerinde ibadet yeri oluşturulması gerektiği belirtilmiştir.
AVM’lerde, ihtiyacı karşılayacak nitelik ve sayıda dinlenme yeri oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Alışveriş merkezinde yaşlı ve engelliler, kadın, erkek ve çocuklar için ayrı ayrı olacak şekilde, gerekli hijyen şartlarına sahip ve yeterli sayıda alaturka ve alafranga tuvalet oluşturulur. Ebeveynlerin, çocuklarının tuvalet ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olmalarını sağlamak amacıyla en az bir adet bağımsız tuvalet oluşturulur.

Ortak Giderler
Ortak kullanım alanlarına ilişkin elektrik, su, ısınma, bakım-onarım, güvenlik ve temizlik gibi belirli dönemlerde tekrarlanan ve AVM’nin aynına ilişkin olmayan ortak giderler, perakende işletmelerin kiraladıkları alanların AVM’nin satış alanı oranına göre paylaştırılacaktır. Perakende işletmelerin ortak giderler dışında kalan pazarlama ve yönetim gibi ortak faydaya yönelik hizmetler için katılım payı talep edilebilmesi, bu hususun, taraflar arasındaki sözleşmede belirtilmiş olmasına bağlıdır. Taraflar arasındaki sözleşmede aksi belirtilmedikçe bu giderler de Yönetmelik ekinde belirtilen usul ve esaslara göre hesaplanacaktır. Dolayısı ile taraflar arasındaki sözleşme esaslı bir düzenleyici unsur olmaktadır. Yani Yönetmelik’ten farklı şekilde bir hesap yöntemi uygulanmak istendiği takdirde bunun sözleşmede açıkça düzenlenmesi gerekmektedir. Kiracı olarak faaliyette bulunan perakende işletmelerden yukarıda bahsedilen giderler dışında ortak gider adı altında herhangi bir bedel talep edilemeyecektir.

Yukarıda bahsedilen giderler için, bir önceki yılın kesinleşen giderlerinin yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplanacak muhtemel gider tutarı üzerinden avans talep edilebilecek ve bu giderler için avans alınması halinde, avansın ait olduğu yılın sonuna kadar mahsup işlemi gerçekleştirilecektir. Ortak kullanım alanı giderlerine ilişkin kiracı katılım payları Türk Lirası üzerinden hesaplanıp ödenecektir. Ortak gider katılım payları perakende işletmelerden yazılı olarak talep edilecektir. Bu yazıda Giderlerin tür ve tutarları ayrı ayrı belirtilmelidir. Ortak Giderlerin Yönetmelik Madde 11/5 bendi gereği Türk Lirası olarak hesaplanacağı hususu “aksi sözleşme ile kararlaştırılacak” olarak düzenlenmediğinden, Yönetmelik lafzından madde hükmünün emredici nitelikte olduğu yorumlanmaktadır.

Yönetmelikte, AVM yönetimi her yıl mart ayı sonuna kadar, bir önceki yılın ortak giderleri ile ortak kullanım alanı gelirlerine ilişkin rapor hazırlanarak alışveriş merkezindeki perakende işletmelere gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bu raporda; Yönetmelik ekindeki usul ve esaslara göre her bir perakende işletmeden tahsil edilmesi gereken ve tahsil edilen ortak gider katılım paylarına, ortak kullanım alanlarından elde edilen gelirlere ve ortak gider katılım payından yapılan ödemelere ilişkin bilgiler ile her bir gider türü için ortak gider hesaplamalarına yer verilecektir. Perakende işletmelerce talep edilmesi halinde, ortak kullanım alanlarından elde edilen gelirler ile ortak gider katılım paylarından yapılan ödemelere ilişkin belgelerin birer örneği alışveriş merkezi yönetimince perakende işletmelere verilecektir.

Ortak kullanım alanı giderlerine ilişkin kiracı katılım payları tahsilat amacı dışında kullanılamayacaktır. Yalnızca bu giderlerin karşılanmasında kullanılacaktır. Bu özgüleme yönergesi de AVM Malik ve Yönetimlerinin sorumluluğunu artırmaktadır.

AVM içindeki perakende işletmeden, Yönetmelik ekindeki usul ve esaslara göre yapılan hesaplama sonucunda tahsil edilmesi gerekenden daha az ortak gider katılım payı tahsil edilmesi durumunda, tahsil edilmeyen kısım işyeri malikince karşılanacağına hükmedilmiştir. Kiraya verilmemiş işyerlerine ait ortak gider katılım payları ise bu işyerlerinin malikleri tarafından karşılanacaktır.

Ortak giderler hakkındaki hükümlerin uygulanmasından AVM maliki ile yönetimi müştereken sorumlu olacaktır. Yer Tahsisine İlişkin İlke ve Kurallar Bu başlık altında sırasıyla yer tahsisi, rayiç bedel tespiti, tahsis edilen işyerlerinin duyurulması, başvuru, kiraya verme ve kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin tespiti ve ilanı alt başlıklarına yer verilmiştir.

6585 Sayılı Kanuna paralel olarak Yönetmelikte, AVM’lerde pek yer alamayan esnaf ve sanatkâr işletmeleri ile geleneksel, kültürel veya sanatsal değeri olan kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra eden sanatkârların yer almasını teşvik amacıyla belirli oranlarda yerin tahsis edilmesi öngörülmüştür.

AVM’de;
  • Esnaf ve sanatkâr işletmecilerine rayiç bedel üzerinden kiraya verilmek üzere, toplam satış alanının en az yüzde beşi oranında,
  • Geleneksel, kültürel veya sanatsal değeri olan kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere, en fazla rayiç bedelinin dörtte biri tutarında kiraya verilmek üzere, toplam satış alanının en az binde üçü oranında, yer tahsis edilecektir. Bu hükmün uygulanmasından AVM maliki ve yönetimi müştereken sorumlu olacaktır.
Yönetmelik yukarıda bahsedilmiş olan rayiç bedelin tespitine ilişkin olarak ayrıca bir düzenleme getirmiştir. Buna göre; tahsis edilen işyerlerinin rayiç kira bedeli AVM maliki tarafından tespit edilecektir. Rayiç bedelin tespitinde, tahsis edilen işyerinin büyüklüğü ve AVM içindeki konumu, AVM’nin büyüklüğü ve bulunduğu yer, potansiyel iş hacmi ve ciro gibi hususlar dikkate alınacaktır.

Tahsis edilen işyerlerine ilişkin kiralama duyurusu, ilgili üst meslek kuruluşuna ve üyelerine bildirilmek üzere o ilin esnaf ve sanatkârlar odaları birliğine AVM yönetimince yazılı olarak yapılacak; ilgili esnaf ve sanatkârlar odaları birliği ile ilgili üst meslek kuruluşu tarafından yazının kendilerine ulaştığı tarihte, AVM tarafından ise yazının gönderildiği tarihte AVM’nin internet sitesinde ilan edilecektir. Kiralama duyurusunda, AVM’nin adı, adresi, kiraya verilecek işyerine ait bilgiler, rayiç kira bedeli, başvuru adresi ve son başvuru tarihi belirtilecektir. Kiralama duyurusunun ilgili üst meslek kuruluşuna ulaştığı tarih, duyuru tarihi kabul edilecektir. Bu hükmün uygulanmasından AVM yönetimi sorumlu olacaktır.

Tahsis edilen işyerlerinin kiralanmasına ilişkin başvurular ise yazılı olarak AVM yönetimine yapılacaktır. Başvuru yazısına, esnaf siciline kayıtlı olunduğuna dair belge ve AVM yönetimince gerekli görülen diğer belgeler eklenecektir. Yönetmeliğe göre, başvuru, AVM yönetimince kayıt altına alınacak ve başvurunun yapıldığını gösterir bir belge düzenlenerek başvuru sahibine verilecektir. Bu belgede, başvurunun tarihi ile tarafların adı, soyadı, unvanı ve imzası yer alacaktır. Başvuru kayıt ve belgeleri, başvuru tarihinden itibaren AVM yönetimince beş yıl süreyle saklanacaktır.

Kiraya verme ile ilgili hususlar Madde 16’da düzenlenmiştir. AVM maliki, başvuruları değerlendirme ve tahsis edilen işyerlerini kiraya vermeye yetkilidir. Bu işyerleri usulüne uygun başvuru yapan ve kiralama şartlarını kabul eden esnaf ve sanatkâr işletmecileri ile geleneksel, kültürel veya sanatsal değeri olan kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere kiralanır. Esnaf ve sanatkâr işletmecilerine tahsis edilen işyerlerine yeteri kadar talep olmaması durumunda veya boşalan yerlerin, bu yönetmelikte belirtilmiş olan duyuru tarihinden itibaren yirmi gün içinde doldurulamaması hâlinde, bu işyerleri diğer talep sahiplerine kiraya verilebilecektir. Bu maddenin uygulanması halinden AVM maliki ile yönetimi müştereken sorumlu olacaktır.

Bu başlık altında, son olarak geleneksel, kültürel veya sanatsal değeri olan kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin nasıl belirleneceğine ilişkin bir düzenleme yapılmıştır. Yönetmeliğe göre bu meslekler, ilgili üst meslek kuruluşunun görüşü alınmak suretiyle Bakanlıkça belirlenecektir. Bu şekilde belirlenen meslekler Bakanlığın internet sitesinde ilan edilecektir.

Çeşitli ve Son Hükümler
Yönetmeliğin son kısmında yukarıdaki başlıkların altına girmeyen muhtelif konular ele alınmıştır.

Yönetmelikte, AVM’lerde sürekli indirimli satış yapıldığını gösteren veya çağrıştıran ibarelerin kullanılabilmesinin, AVM’deki perakende işletmelerin her birinin sürekli indirimli satış yapmasına (outlet) bağlı olduğu belirtilmiştir. Bu ibarelere AVM’nin ön cephesinde yer verilebilecektir. Beslenme, eğlenme, dinlenme, kültürel ve benzeri hizmetlerin ve/veya hızlı tüketim mallarının satışını yapan lokanta, sinema, berber, terzi ve market gibi perakende işletmeler ile niteliği itibarıyla sürekli indirimli satış türüne uygun olmayan diğer perakende işletmeler bakımından bu hüküm uygulanmayacaktır. AVM’nin sürekli indirimli satış türünü gösteren ve çağrıştıran ibareleri kullanıyor olmasından AVM maliki ve yönetimi müştereken sorumlu olacaktır.

Yönetmelik ile AVM’ deki güvenlik hizmeti ile kapsamı düzenlenmektedir. Bu madde ile AVM’de otopark dahil her türlü bağlantı ve eklentileri ile giriş çıkışlarda, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun çerçevesinde güvenlik hizmeti sağlanacağı belirtilmiştir. AVM’de tuvalet ve bebek odası gibi kayda alınması uygun olmayan alanlar dışında tüm ortak alanların kamera ile kayıt altına alınması gerektiği ve en az otuz (30) gün süre ile saklanması gerektiği belirtilmiştir. Bu kayıtların saklanmasından AVM yönetiminin sorumlu olduğu hükme bağlanmıştır.

İkinci olarak, Yönetmeliğe ilişkin denetim ve ceza hükümleri düzenlenmiştir. Buna göre:
  • Bakanlık, Yönetmeliğin uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar ve şikâyetlerle ilgili olarak AVM’ler nezdinde denetim yapmaya yetkili olacaktır. Bakanlık bu yetkisini taşra teşkilatı aracılığı ile de kullanabilecektir.
  • Yetkili idareler, Bakanlığın talebi üzerine bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde AVM’ler nezdinde ön inceleme mahiyetinde denetim yapabilecektir.
  • Yetkili idareler tarafından bu kapsamında yapılan denetimler sonucunda denetimin sonuçlandığı, on beş (15) gün içinde İl Müdürlüğü’ne bildirilecektir.
  • 6585 Sayılı Kanun’un 18. Maddesi ile perakende işletmelerle ilgili verilecek idari para cezaları düzenlenmiş olup, bu cezalar Bakanlık tarafından veya yönetmelikte öngörüldüğü takdirde Bakanlığın talebi ile yetkili idareler tarafından verilecektir. Madde hükmü uyarınca:
  • 6585 Sayılı Kanunda düzenlenmiş olan prim ve bedel talebine aykırılık halinde bu bedel kadar,
  • Mağaza markalı ürünlerin üzerinde veya ambalajında perakendeci dışında üreticinin marka veya unvanına yer verilmediği takdirde her ürün grubu için On Bin Türk Lirası,
  • Perakende işletmelerin başlangıç ve bitiş süresi belli olmayan indirimler yapması halinde veya sürekli indirimli satış yapılan yerlerde en az yüzde yetmiş (%70) mağazanın bu nitelikte olmaması halinde beş bin Türk Lirası,
  • AVM satış alanının en az binde beşinin sosyal kültürel etkinliklere ayrılmaması halinde yirmi bin Türk Lirası, aykırılığın verilen sürede giderilmemesi halinde iki katı kadar,
  • AVM’lerde acil tıbbi müdahale ünitesi, ibadet yeri, bebek bakım odası, çocuk oyun alanı gibi ortak kullanım alanları oluşturulmaması halinde elli bin Türk Lirası, verilen süre içinde aykırılığın giderilmemesi halinde ise iki katı kadar,
  • Esnaf ve sanatkâr işletmecileri ile kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel mesleklere yukarıda bahsedilen oranlarda yer ayırmayan AVM’ler hakkında, ayrılması gerekip ayrılmayan her bir metrekare için rayiç kira bedeli tutarında, aykırılığın verilen süre içerisinde giderilmemesi halinde tutarın iki katı kadar,
  • Hızlı tüketim malları satışına dair 6585 Sayılı Kanun’da düzenlenen hususlara aykırı hareket halinde her bir mağazası ya da şubesi için yirmi bin Türk Lirası, aykırılığın verilen süre içinde giderilmemesi hâlinde bu tutarın iki katı,
  • Çalışma saatleri hükümlerine aykırı hareket halinde bin Türk Lirası,
  • Bakanlıkça belirlenen meslek davranış ve kurallarına aykırılık halinde üç bin Türk Lirası,
  • 6585 Sayılı Kanun çerçevesinde Bakanlıkça alınan tedbirlere ve yapılan ikincil düzenlemelere uymayanlar, istenilen defter, belge ve diğer kayıtlar ile bunlara ilişkin bilgileri vermeyenlere veya eksik verenlere ya da denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenlere iki bin Türk Lirası, idari para cezası verileceği öngörülmüştür.
Geçiş Hükümleri
Son olarak Yönetmelikte, karışıklığa neden olmamak adına geçiş hükümleri öngörülmüştür. Bu hükümler uyarınca; 6585 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla faaliyette olan AVM’ler, Yönetmelikte belirtilen ortak kullanım alanlarına ve merkezi yönetime ilişkin öngörülen nitelikleri bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde sağlayacaktır. Alışveriş merkezlerinde yapılacak tadilatların yapı ruhsatının yenilenmesini gerektirmesi durumunda ruhsatlandırma, alışveriş merkezine yapı ruhsatını vermiş olan idare tarafından yapılacaktır.

Perakende Bilgi Sistemi uygulamaya geçinceye kadar yapı kullanma izin belgesi verilen AVM’lere ilişkin bilgiler, yapı kullanma izin belgesinin düzenlendiği tarihinden itibaren on beş gün, hâlihazırda faaliyette olan alışveriş merkezlerine ilişkin gerekli bilgiler ise bu Yönetmeliğin yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde yetkili idare tarafından yazılı olarak Bakanlık İç Ticaret Genel Müdürlüğüne bildirilecektir. Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren AVM’lerde boşalan satış alanları, esnaf ve sanatkâr işletmecilerine kiralanmak üzere tahsis edilmesi zorunlu orana ulaşana kadar, Yönetmelikte düzenlenmiş olan yer tahsisi, rayiç bedel tespiti, tahsis edilen işyerlerinin duyurulması, başvuru ve kiraya verme ile ilgili hükümlere uygun olarak esnaf ve sanatkâr işletmecilerine öncelik verilmek suretiyle kiralanacaktır.

Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihinden itibaren AVM’lerde boşalan satış alanları, geleneksel, kültürel ve sanatsal değeri olan kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere kiralanmak üzere tahsis edilmesi zorunlu orana ulaşana kadar, yönetmelikte düzenlenmiş olan yer tahsisi, rayiç bedel tespiti, tahsis edilen işyerlerinin duyurulması, başvuru ve kiraya verme ile ilgili hükümlere uygun olarak, bu meslekleri icra edenlere kiralanacaktır.

Değerlendirme
Sonuç olarak; 29.01.2015 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6585 Sayılı Kanun ile birlikte oluşturulan hukuki kapsam bağlamında çıkarılan Yönetmelik, 6585 Sayılı Kanunun çizdiği sınırların içinde bırakılan boşlukları doldurmaya yönelik düzenlemeler ile perakende sektörünün lokomotifi olan AVM’leri esaslı şekilde etkileyen düzenlemeler getirmektedir.

Vefa Reşat Moral & Bilge Binay Kanat

Benzer Makaleler
Bu yazımızda yenilebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini hukuki yönler başta olmak üzere bir çok açıdan ele aldık.
2023 yılında Rekabet Kurumu’na bildirilen işlemlere ilişkin olarak, Rekabet Kurumu (“Kurum”) Ekonomik Analiz ve Araştırma Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan 2023 yılı Birleşme ve Devralma Görünüm Raporu (“Rapor”), 5 Ocak 2024 tarihinde, Kurum’un internet sitesinde yayımlanmıştır.
Türk Rekabet Kurumu (“Kurum”) tarafından Birleşme ve Devralma rejimini diğer mehaz Avrupa Birliği (“AB”) hukuklarıyla yeknesak kılmak adına 1997/1 sayılı Rekabet Kurulu’ndan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar Hakkında Tebliğ’i yürürlükten kaldırılarak
Türk Borçlar Hukuku ve Ticaret Hukukunda, konsinye satış şartı ve konsinye satış sözleşmesi diye anılan sözleşme türü açıkça düzenlenmemiş bir kavram olup sözleşme serbestisi kapsamında uygulama ve öğretide gelişmiş, yargı kararları ve ikincil hukuk kaynaklarında sıkça ifade bulmuş bir kavramdır.
İnternet, günümüzde enformasyon ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmelerle birlikte, ekonomiye yön veren en önemli platformlardan biri haline gelmiştir.
Rusya ve Ukrayna arasında bir süredir gözlemlenmekte olan diplomatik gerginlik ve zıtlaşmaların yerini sıcak çatışma ve Rusya tarafından bazı Ukrayna topraklarının işgaline bırakması ile birlikte, Dünya ülkeleri bu duruma tepkiler göstererek Rusya’ya karşı çeşitli yaptırımlar uygulamaya başlamıştır.
2021 yılı, Türk Rekabet Hukuku bakımından birçok ilke imza atılan bir yıl oldu. Geçtiğimiz son 10 yıldaki gelişmelere kıyasla, 2021 yılında, sadece 1 yıl içinde, Türk Rekabet Hukuku uygulamasına, çeşitli içtihatlar ve mevzuat oluşumları aracılığıyla ciddi bir ivme kazandırıldı.
Türk Borçlar Kanununun en önemli düzenlemelerinden biri olan satış sözleşmelerinde üzerinde durulması gereken en önemli konu satışın yapılmasından sonra satılan üründe ayıp ortaya çıkması ve ayıp halinde alıcının hakları ile satıcının yükümlülüklerinin neler olduğudur. Bu yazımızda da özel olarak ayıp halinde tarafların hak ve yükümlülükleri ile bunlar için düzenlenmiş şekil şartlarından bahsedilmektedir.
İstem konusunun bölünebilir olduğu durumlarda tamamının değil, yalnızca belli bir kesiminin dava edilmesi halinde kısmi dava söz konusu olmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 107. maddesinde yapılan düzenleme ile talep sonucunun belirlenemediği hallerde kısmi davaya nazaran daha kolay bir yol olan belirsiz alacak davası seçeneği getirilmiş, böylelikle alacaklıya, alacağının belirlenebilen kısmı üzerinden harç yatırarak açacağı dava kapsamında karşı tarafın iznine veya ıslah yoluna başvurmasına gerek olmadan talep sonucunu kesin olarak belirleme olağanı tanınmıştır.
Ticari hayatta teşebbüsler, faaliyet içerisinde bulunduğu diğer sektör oyuncularından olan alacaklarını tahsil etmek adına alacaklarını taşınmaz ipoteği ile teminat altına alma yöntemini sık sık tercih etmektedir.
“Takas Edilemez/Değiştirilemez Jetonlar’ın ("NFT"- Non-Fungible Token) kullanımının blok zincir teknolojisi ile yaratıcı fikri mülkiyeti birleştirmede kazandığı popülerlik günbegün artmaktadır.
Ticari hayatta teşebbüslerin faaliyetlerini baskı altında olmaksızın serbesti ile gerçekleştirebilmesi, teşebbüslerin bulunduğu pazardaki varlığını koruyabilmesinin yanında son alıcı olan tüketicilerin adil fiyatlandırma ve kaliteli ürün dengesinde piyasaya sunulmuş son üründen faydalanabilmesi açısından da önem taşımaktadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın (“Bakanlık”) İş Yerlerinde Covid-19 Tedbirleri başlıklı duyurusu (“Duyuru”) 3 Eylül 2021 tarihinde Bakanlık internet adresinde yayımlanmıştır.
Yazımız kapsamında, En Çok Kayrılan Müşteri koşulunun tanımı ile ticaret hayatındaki temel fonksiyonu ve Türk Rekabet Hukuku kapsamındaki yeri değerlendirilecektir.
Bu makale İcra ve İflas Kanunu’nda Değişiklik Yapan Torba Kanu’nun ne getirdiğine değinmektedir.
2019 yılı Aralık ayından beri hayatımızda yer alan Koronavirüs (“Covid-19”) ile birlikte maskeli, sosyal mesafeli yaşam tarzı yeni normal haline geldi.
Avrupa ve Amerika’da yaklaşık kırk yıla yakın bir süredir uygulanan uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk kurumu günümüzde ülkemizde de en sık kullanılan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden birisidir.
Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler Konvansiyonu’nun (“Singapur Konvansiyonu/Konvansiyon”) Onaylanması Hakkında Karar (“Karar”), 22 Nisan 2021 tarihli ve 31462 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Karar ile beraber, Konvansiyon’a ilişkin iç hukuk onay süreci tamamlanmış olup; Türkiye’nin onayı, 22 Ekim 2021 tarihine kadar Birleşmiş Milletler’in New York’ta bulunan merkezine tevdii edilecektir.
Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun (“Kanun”), 19 Aralık 2018 tarihli ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Kanun uyarınca, arabuluculuk ile ilgili oldukça önemli düzenlemeler mevcuttur. 1 Ocak 2019 tarihi itibariyle yürürlüğe girecek olan düzenleme uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiştir.
“Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara (“Karar”) İlişkin Tebliğ’de (Tebliğ No: 2008-32/34) (“Tebliğ”) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2018-32/51)” (“Değişiklik Tebliği”) 6 Ekim 2018 tarihli ve 30557 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kaynağını İsviçre Federal İcra ve İflas Kanunu’ndan alan ve yürürlüğe girdiği 1932 yılından beri metninde birçok kez değişiklikler yapılan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda Türkiye’de toplumsal ihtiyaçların değişmesi ve genel ekonomide meydana gelen gelişmeler sebebiyle, mali yönden güçlük yaşayan şirketlerin faaliyetlerinin devam etmesi bir başka deyişle iflas etmelerinin önüne geçilmesi amacıyla bazı kurtuluş çarelerine yer verilmişti. Bunlara örnek olarak “mal varlığının terki suretiyle konkordato”, “iflasın ertelenmesi” ve “uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma” verilebilir. Her ne kadar kanunda birden fazla kurum yer alsa da, özellikle “iflasın ertelenmesi” dışındaki kurumların işleyişine ilişkin maddelerin süre ve usul bakımından uygulanmasında yaşanan zorluklar sebebiyle ticari anlamda güç durumda olan tacirler son yıllarda sadece “iflasın ertelenmesi” kurumuna başvurmakta idi. Bu kurum yıllar geçtikçe amacından sapmış ve erteleme talep eden tacirin mali durumunu iyileştirmekten çok, alacaklıların alacaklarına kavuşmasına engel olan ya da sürüncemede bırakan bir kurum haline gelmiştir.
Elektronik ticaretin günümüzdeki önemi tartışılmaz. E-ticaret hacminin gittikçe arttığı bugünlerde, e-ticaret işlemlerinde Rekabet Hukukunun da geliştiğini görüyoruz.
Çeşitli gelişmeler karşısında ülke ekonomisinin büyüme hızını arttırmak ve bu suretle kalkınmasını sağlamak için dünyadaki ekonomik ve politik riskler ile yakın coğrafyamızda yaşanan bölgesel olayların ekonomi üzerindeki muhtemel etkisini bertaraf etmek ve müteşebbislerin iş ve yatırım kararlarına daha sıhhatli bir şekilde odaklanmalarına imkan sağlamak, AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi ve ülkemize yönelik yatırımların arttırılması amacıyla, özel sektörün kamuya olan borç yükünün azaltılarak borçlara taksitle ödeme imkanları getirilmekte ve ihtilafların sulh yoluyla sonlandırılmasını ve vergi incelemesinde olan konuların dava yoluna gidilmeksizin çözümlenmesini sağlamak üzere çeşitli düzenlemeler yapılmaktadır.
Yüzyıllardır Aile Şirketlerinde sürdürülebilirliği sekteye uğratan faktörlerden başlıcası hissedarlar arası uyuşmazlıklar olmuştur. Aile büyüdükçe hissedarlık tabanının da genişlemesi, daha fazla hissedar ve daha fazla çatışan görüş ortaya çıkaracaktır. Genişleyen hissedarlık yapısı içerisinde hissedarlardan birisinin payını 3. kişiye devir suretiyle çıkış planı gibi iradi sebepler ya da hissedarlardan birisinin kaybı, boşanması veya payının cebri icra yolu ile alacaklı bir başka kurum ya da kişiye intikali neticesinde Şirketin kurumsal yapısı ile bağdaşmayabilecek hissedarların Şirkete girişinin önü açılabilecek; Şirket operasyonlarını etkileyebilecek kilit durumlar dahi ortaya çıkabilecektir. Şirketler nezdinde gerek iradi gerekse irade dışı pay devirlerine karşı getirilecek bazı sınırlamalar veya mevzuatın çok başvurulmayan bazı enstrümanları Aile Şirketlerinde hissedarlık yapısının korunması ve Şirketin sürdürülebilirliğe giden yolda ilerleyişini kolaylaştırmaktadır.
Son yıllarda en büyük şirketlerden küçük işletmelere kadar hedef ayırt etmeksizin giderek artan siber saldırıların global olarak yol açtığı zararların 2021 yılından itibaren yıllık 6 trilyon dolara çıkması beklenmektedir. İletişim, hizmet ve para akışının sanal ortama taşındığı dünyamızda hem özel sektör hem de kamu kurum ve kuruluşları için siber tehditler varlığını giderek daha fazla hissettirmektedir.
Mali Suçları Araştırma Kurulu (“MASAK”) tarafından hazırlanan Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları İçin Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Yükümlülüklere İlişkin Temel Esaslar (“Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları Rehberi”) 4 Mayıs 2021 tarihinde MASAK internet adresinde yayımlanmıştır.
İlk kez 2020 arifesinde rapor edilen ve 2020’nin ikinci çeyreğine girilmesiyle bir pandemiye dönüşen COVID19 toplumları her seviyede etkileyerek yaşam tarzlarını ve iş yapma süreçlerini sekteye uğrattı, zaman zaman askıya alınmasına sebep oldu, ya da hızlı bir değişime zorladı.
Tüm Dünyayı ve dolayısıyla da ülkemizi de etkisi altına alan ve özellikle de perakende, lojistik, sağlık, otomotiv, tekstil gibi sektörlerin işleyişinde ve sürekliliğinde aksamalara sebep olan COVID-19 salgınından en çok etkilenen sektörlerin başında perakende sektörü gelmektedir.
COVID-19 salgını çerçevesinde alınması gereken acil durum önlemleri kapsamında icra ve iflas işlemleri yönünden de tedbir alınması gerekmiş, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (“Kanun”) “II-FEVKALADE HALLERDE TATİL” üst başlığını taşıyan, “İcra takiplerinin durdurulması halleri” başlıklı 330. maddesindeki “Salgın hastalık, umumi bir musibet veya harb halinde Cumhurbaşkanı karariyle memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir.”
Korona virüs, evrensel adıyla COVID-19 (“Korona virüs”), 2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde ilk kez görülmesinden bu yana hızlı yayılmasının önlenmesi amacıyla seyahat politikalarının gözden geçirmesi, üretim kesintileri, karantina uygulamaları, ülkesel olağanüstü hal kararları gibi tedbirler sebebiyle iş hayatını çok kısa zaman içerisinde olumsuz olarak etkilemiştir.
16.03.2020 tarihli yayınımızda da belirtmiş olduğumuz üzere Korona virüs evrensel adıyla COVID-19 (“Korona virüs”) salgınının en önemli izdüşümlerinden birisi işçi – işveren istihdam ilişkisinde kendisini göstermektedir.
Evrensel adıyla COVID-19 (“Koronavirüs”) olarak bilinen Koronavirüs’ün sebep olduğu salgın hastalık, 2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde ilk kez görülmesinin ardından kısa bir zaman içerisinde tüm dünyayı hem sağlık hem de ekonomik anlamda etkisi altına almıştır.
Korona virüs salgınının global etkisi, küresel krize neden olabilecek nitelikteki çeşitli alan ve sektörlerde yarattığı olumsuz yansımalar, şirketlerin ticari anlaşmaları ve edimlerin ifası yönünden oldukça önemli sonuçlar doğurmaktadır.
COVID-19 (“Koronavirüs”), tüm dünyayı etkisi altına almaya devam etmektedir. Ticaret dünyasında covid-19 salgının olumsuz yansımalarını en derinden hisseden alanlardan birisi perakende sektörüdür.
Covid-19 Salgın sürecinde gerek işverenler gerek ise sağlık kuruluşları tarafından birtakım önlemler alınmakta olup pandemi ile mücadele edilmesi sebebiyle, özellikle sağlık verileri başta olmak üzere pek çok kişisel verinin işlenmesi zaruri hale gelmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü (“DSÖ”) tarafından 11.03.2020 tarihinde “Pandemi (salgın)” olarak nitelendirilen Covid-19 virüsünün (“Koronavirüs”) işveren-çalışan ilişkilerini üst düzeyde etkilediği şu günlerde, her çalışan ve işverenin gündemine aldığı konulara dair değerlendirmelerimizi sıkça sorulan sorular formatında bu yazımızda paylaşıyoruz.
COVID-19 salgını sebebiyle alınması gereken acil durum önlemleri kapsamında icra ve iflas hukuku işlemleri yönünden 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile tedbirlerin usul hukukuna ve diğer uygulamalara etkileri bakımından ise 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 20.12.2009 tarihli 5941 sayılı Çek Kanunu’na Geçici 5. Madde eklenerek önemli yenilikler getirilmiştir.
COVID-19 salgını sebebiyle alınması gereken acil durum önlemleri kapsamında ülkemizin de içerisinde bulunduğu süreç sebebiyle birçok konu başlığı yönünden gerekli önlemler alınmış olmakla birlikte, çalışan ve işveren ilişkileri de alınan işbu önlemlerden etkilenmiştir.
Bilindiği üzere, sosyal medya konusundaki yasal düzenlemeler Türkiye’nin gündeminde her zaman önemli bir yere sahip olmuştur.
Teknoloji hayatımızda gün geçtikçe daha büyük bir yer kaplamakta. Bu sayede, artık en basit günlük alışverişlerimizi bile internet üstünden sağlamaya başladığımız yadsınamaz bir gerçek haline geldi. Bu doğrultuda, erişilebilirlik, hız, çeşitlilik gibi kavramlar yaşantımızın daha da önemli bir parçası oldular.
Şirket hisselerin devrinde olduğu gibi ticari hayatın süregelen akışında gerçekleşen işlemlerde vergisel boyut oldukça önemli bir yere sahip olup ticari hayatta atılacak adımlar vergisel anlamdaki sonuçları ile değerlendirilmektedir. Şirket hisse devirlerinde ortaya çıkan kazancın vergisel sonucunu hissedar lehine çevirmek için mevzuat düzenlemeleri dikkatle incelenmeli ve atılacak adımlar buna göre belirlenmelidir.
Günümüzde tüketiciler, satın aldıkları araçlar ile ilgili olarak karşılaştıkları arızaların yetkili servisler tarafından giderilmesini istemektedirler. Ancak, yetkili servisler tarafından bu talepleri yerine getirilmediğinde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’ndan doğan seçimlik haklarını kullanmak maksadıyla yasal yollara başvurmaktadırlar. Bu haklarından bir tanesi de aracın ayıpsız misliyle değişimi yani yenisiyle değiştirilmesidir. İşte tam bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, tüketicilerin her araç arızasında bu seçimlik haklarını kullanabilecekleri hatasına düştüklerini ve akabinde yargılama sonrasında hayal kırıklığına uğradıkları gözlemlenmiş olup, tüketicilerin bu haklarını hangi şartlar altında kullanabilecekleri ve aracın yenisi ile değişimine ilişkin hakkın kapsamına değinmek gerekmektedir.
Şirket kapanışı, bir şirketin tasfiye sürecine girmesiyle başlayıp Ticaret Sicilinden terkini ile son bulmaktadır. Tasfiye sürecine giren şirketler, birçok alanda farklı prosedürleri tamamlamakla yükümlü olup işbu Bilgi Notu şirketlerin tasfiye sürecinde Şirketler Hukuku ve İş Hukuku açısından göz önünde bulundurulması gereken hukuki risk ve unsurlara ilişkin olup genel bilgilendirme niteliğindedir. İşbu Bilgi Notu iki bölümden oluşmakla beraber ilk bölümde tasfiye süreci Şirketler Hukuku açısından, ikinci bölümde ise İş Hukuku açısından ele alınacaktır. Ayrıca, işbu Bilgi Notu’nun devamında “şirketin kapanmasına” ilişkin ifadeler hukuki olarak şirketin tasfiyesi olarak anlaşılmalıdır.
Taraflar, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ifa etmemelerinin önüne geçmek amacıyla sözleşmeyle ceza koşulu kararlaştırılabilir. Sözleşmede kararlaştırılacak ceza koşuluyla taraflar, ortaya çıkacak riskleri en aza indirgemeyi ve ifa alacaklısının korunmasını amaçlamaktadır.
“Koronavirüs (“Covid-19”) tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ederken ticaret dünyasında salgının olumsuz yansımalarını en derinden hisseden alanlardan birisi olan perakende sektörü, Covid-19 sarmalında çalışanların sağlıklarını koruma, müşterilerini memnun etme ve bu zorlu dönemi minimum kayıpla atlatma amacıyla kurguladıkları planları hukuk filtresinden geçirmeye de özen göstermek durumundadır.
Kurumsal Yönetim uygulamaları ve kurumsal yönetimin özümsenmesinin Şirketlerin sürdürülebilirliğine etkisi tartışmasız olmakla birlikte Şirketler nezdinde etkin uygulamalar, finansmana erişime de olumlu etki etmekte; finansmana erişim de sürdürülebilirliği dolaylı olarak desteklemektedir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (“TTK”) 367. maddesi uyarınca, anonim şirketlerde yönetim kurulu, hazırlayacağı ve yürürlüğe koyacağı bir iç yönerge ile şirketin yönetimine ilişkin birtakım yetkileri bazı yönetim kurulu üyelerine veya yönetim kurulu üyesi olmayan üçüncü kişilere devredebilmektedir.