Avrupa ve Amerika’da yaklaşık kırk yıla yakın bir süredir uygulanan uyuşmazlık çözüm yöntemi olan arabuluculuk kurumu günümüzde ülkemizde de en sık kullanılan alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden birisidir.
Ülkemizde ilk olarak iş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda arabuluculuk süreci bir dava şartı haline geldikten sonra, ticari uyuşmazlıklarda ve tüketici hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda da arabuluculuk süreci bir dava şartı haline getirilmiştir. Böylelikle pek çok
uyuşmazlık öncesinde başvurulan bir kurum haline gelmiştir.
Arabuluculuk Kanunu’nda yapılacak olan değişiklikler ile birlikte arabuluculuğun
aile hukukundan ve kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar için de dava şartı haline gelmesi beklenmektedir. Bu gelişmelerin de olması halinde
arabuluculuğun daha da yaygın bir
uyuşmazlık çözüm yöntemi haline geleceğine şüphe yoktur.
Covid-19 salgını öncesi
arabuluculuk görüşmelerine fiziken katılım esas iken günümüzde arabuluculuk görüşmelerine fiziken katılımın yerine tele-konferans ve video-konferans yöntemi ile katılım sıklıkla tercih edilmektedir.
Arabuluculuk görüşmelerinin dijital ortama taşınması, tarafların aynı ortamda hazır bulunması için gerekli zaman ve masraftan tasarruf sağladığı gibi tarafların hazır olmaları durumunda farklı şehirlerden de görüşmeye katılım sağlaması gibi kolaylıkları da beraberinde getirmiştir.
Arabuluculuk sürecinin dava şartı haline gelmesi ve
arabuluculuk görüşmelerinin elektronik iletişim kanallarıyla gerçekleştirilmesinin yanında yakın süreçte
arabuluculuk kurumuna ilişkin
güncel gelişmeler de yaşandığından bilhassa Uzman Arabuluculuk ve Uluslararası Hukukta Arabuluculuk konuları üzerinde durmak istedik.
1- Uzman Arabuluculuk
Ticaret hukuku ve
tüketici hukuku gibi alanlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda
arabuluculuk sürecinin bir dava şartı haline getirilmesiyle birlikte,
arabuluculuk sürecinden beklenen verimin ve faydanın sağlanabilmesi için belirli konuların o alanda uzmanlaşmış
arabulucular marifetiyle çözümlenmesi bir gereklilik haline gelmiştir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında
Arabuluculuk Kanunu’nun 6. maddesi ile Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na,
arabuluculuk uzmanlık alanları ve uzmanlığa ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi verilmiştir. Bu kapsamda, Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından iş hukuku alanında uzman arabulucu uygulamasına geçildiği vakit ilgili alanda görev almak için gerekli eğitim sürecini tamamlamak bir ön şart haline getirilmişti. Benzer şekilde ticari uyuşmazlıklar ve tüketici hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar için genel uzmanlık alanları, banka ve finans hukuku, fikri mülkiyet hukuku, enerji ve maden hukuku, sağlık hukuku, spor hukuku ve inşaat hukuku alanları da özel uzmanlık alanları olarak belirlenmiştir. Belirtilen özel veya genel uzmanlık alanlarında arabuluculuk görevlendirmesi yapılabilmesi için ilgili arabulucunun uzmanlık alanı için zorunlu olan eğitim sürecini tamamlaması da bir ön şarttır.
Arabulucular iş hukuku, ticaret hukuku ve tüketici hukuku genel uzmanlık alanlarında uzmanlık eğitimi alabildikleri gibi özel uzmanlık alanları için de eğitim alabilmektedirler. Uzmanlık alanlarındaki çalışma geçmişi ve akademik geçmişe bağlı olarak Arabuluculuk Daire Başkanlığı tarafından belirlenmiş olan şartları taşıyan arabulucular kısa süreli eğitim programlarını tercih edebilmekte, belirtilen şartları taşımayan arabulucular ise uzun süreli eğitim programlarına tabi tutulmaktadır. Üç veya daha fazla uzmanlık alanında eğitim sürecini tamamlayan arabulucular en fazla iki alanda görev yapabilecek olup hangi alanda görevlendirme almak istediklerini Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na bildirmeleri gerekmektedir.
Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın 28.04.2021 tarihli ilanı ile 10.05.2021 tarihi itibarıyla uzman arabuluculuk uygulaması başlamış olup, bu kapsamda dava şartı arabuluculuk başvurusuna konu uyuşmazlığın uzmanlık alanlarından herhangi birine girmesi durumunda, dosya o alanda uzman bir arabulucuya tevzi edilmektedir.
Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın açıkladığı rakamlara göre 28.04.2021 tarihi itibariyle 10.661 arabulucu ticaret hukuku alanında, 6.194 arabulucu tüketici hukuku alanında ve 3.454 arabulucu da diğer uzmanlık alanlarında eğitim sürecini tamamlamıştır. Uzmanlık eğitimini tamamlamış olan arabulucuların sayısı, ülkemizdeki uyuşmazlık sayıları ile kıyaslandığında günümüz itibarıyla sınırlı sayıda olduğundan, uygulamanın tam etki göstermesi zaman alabilecekse de uzman arabuluculuk uygulamasıyla birlikte arabuluculuk kurumundan beklenen faydanın ve verimliliğin sağlanacağı, daha çok uyuşmazlığın dava aşamasına taşınmadan arabuluculuk sürecinde çözümlenebilmesini sağlayacaktır.
2- Uluslararası Hukukta Arabuluculuk
Arabuluculuk Sonucunda Yapılan Milletlerarası Sulh Anlaşmaları Hakkında Birleşmiş Milletler Konvansiyonu’nun (“
Singapur Konvansiyonu/Konvansiyon”) Onaylanması Hakkında Karar (“
Karar”), 22 Nisan 2021 tarihli ve 31462 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. Singapur Konvansiyonu 53 imzacı devlet ile 6 taraf devlet ile uluslararası anlamda yürürlükte olup 22 Ekim 2021 tarihinde de ülkemizde yürürlüğe girecektir.
Sulh anlaşmalarının uluslararası anlamda icrası hakkında getirdiği yeniliklerle birlikte Konvansiyonun uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin uygulanabilirliği ve yaygınlığı açısından pek çok fayda sağlaması bekleniyor.
Singapur Konvansiyonu sadece milletlerarası nitelik taşıyan ticari uyuşmazlıkları çözümleyen sulh anlaşmaları için uygulanacak olup; Konvansiyonda açıkça ticari uyuşmazlık tanımı yapılmadığından bu konudaki nitelendirme sulh anlaşmasının icrasının talep edildiği ülke hukukuna göre yapılacaktır. Konvansiyon uyarınca;
-
Taraflardan birinin tüketici sıfatıyla şahsı, ailesi veya evi için yaptığı işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin sulh anlaşmaları,
-
Aile, miras ve iş hukuku uyuşmazlıklarına ilişkin sulh anlaşmaları; mahkemece tasdik edilen veya mahkeme yargılaması sırasında yapılan ve mahkemenin bulunduğu devlette mahkeme kararı olarak yerine getirilen sulh anlaşmaları ve
-
Hakem kararı olarak kaydedilen ve yerine getirilen sulh anlaşmaları,
kapsam dışında bırakılmıştır.
Singapur Konvansiyonu ile sonucunda yapılan sulh anlaşmalarının uluslararası anlamda icrası mümkün olacaktır. Bu sayede bir maddi hukuk sözleşmesi olan sulh anlaşmaları yeni bir
arabuluculuk statü kazanarak kolayca icra edilebilir hale gelecektir.
Sulh anlaşmalarının icrasının kolaylaştırılması aynı zamanda
ticari uyuşmazlıklarda özellikle
arabuluculuğun gelişmesine de katkıda bulunarak, uyuşmazlıkların daha
hızlı ve esnek bir şekilde çözülmesi sağlanacak ve taraflarca
arabuluculuk yönteminin de daha çok tercih edilmesine sebebiyet verebilecektir.
Singapur Konvansiyonu’nun onaylanması, ülkemizin son yıllarda arabuluculuk alanında kaydettiği önemli gelişmelere uluslararası bir boyut kazandırmıştır.
Singapur Konvansiyonu’na taraf ülke konumuna gelen Türkiye, iş dünyası için hukuki güvenliğini güçlendirecek ve yabancı yatırımcılar için daha cazip bir ülke haline gelmek yolunda önemli bir adım atmış olacaktır.