Veri, tek başına cismani bir varlık taşımadığı için eşya hukuku kapsamında klasik “taşınır eşya” tanımına tamamen uymasa da hukuki işlem kabiliyeti, devredilebilirliği ve maddi mallara benzer şekilde kullanıma sunulabilir olması da gözetildiğinde taşınır mal kategorisine yaklaşmaktadır.
Veri Eşya Mıdır?
Veri, tek başına cismani bir varlık taşımadığı için eşya hukuku kapsamında klasik “taşınır eşya” tanımına tamamen uymasa da hukuki işlem kabiliyeti, devredilebilirliği ve maddi mallara benzer şekilde kullanıma sunulabilir olması da gözetildiğinde taşınır mal kategorisine yaklaşmaktadır.
Öğreti veri içeren tüm dijital ürünlerin -özellikle yazılımların- CD, taşınır bellek veya bilgisayar belleği gibi fiziki taşıyıcılara kaydedilmek suretiyle eşya niteliği kazanacağı görüşündedir. Dijital ürünlerin her geçen gün giderek daha çok uyuşmazlığa konu olduğu göz önünde bulundurulursa verinin artık net şekilde sınıflandırılması gerektiği tartışmasızdır. Nitekim son ilamlarda da verinin taşınır mala özgü hukuki kavramlar çerçevesinde değerlendirildiği görülmektedir. Örneğin Yargıtay bir ilamında yazılımın kaynak kodlarının teslimini, “taşınır teslimi” hükümleri kapsamında değerlendirilmiştir.
Bu doğrultuda, özellikle bir taşıyıcıda somutlaşan veya bir sistem (yazılım, veri tabanı, bilgisayar programı vb.) üzerinden bireylere tahsis edilen verilerin; eşya hukukunun temel prensipleriyle çelişmeyen şekilde ve verinin özgün niteliği göz ardı edilmeden, değişen ihtiyaçlara cevap verebilecek esnek bir eşya tanımı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Veri Teslimi Uyuşmazlıkları Nasıl Çözülür?
Veri teslimine ilişkin günümüz uyuşmazlıklarında da genel kabul, eşya hukukunun taşınır mala dair hükümlerinin kıyasen uygulanması gerektiği yönündedir. Bu doğrultuda, veri tesliminin gerektiği hallerde öncelikle veriye ilişkin bir teslim veya iade hükmü içeren ilamın elde edilmesi gerekmektedir. İcra ve İflas Kanunu’nun m. 24 vd. hükümler uyarınca, taşınırın teslimine ilişkin mahkeme ilamları, ilamlı icra takibine dayanak teşkil etmektedir.
Örneğin uygulamada yazılımın kaynak kodlarının davacıya teslimine ilişkin bir ilam, taşınır teslimine yönelik ilamlar kapsamında değerlendirilmiştir. Burada “taşınır” kavramının, klasik taşınır eşya tanımının ötesinde veri dâhil dijital içerikleri de kapsayacak şekilde geniş yorumlandığı görülmektedir. Bu ilam, veri gibi dijital içeriklerin, cismani olmasa da taşınır teslimi hükümleri kapsamında icra takibine konu edilebileceğini açıkça ortaya koymaktadır. Buradan hareketle, verinin bir yazılım sisteminde, dijital ortamda ya da veri taşıyıcısında somutlaştığı durumlarda, icra takibi yoluyla fiilen tesliminin talep edilebileceği sonucu doğmaktadır.
Uygulamada, ilamlı icra takibinin başlatılabilmesi için öncelikle ilgili veriye dair teslim yükümlülüğünü içeren bir ilam bulunmalı; bu ilam icra müdürlüğüne ibraz edilerek takip başlatılmalı ve borçluya taşınır teslimine dair icra emri gönderilmelidir. Borçlu yükümlülüğü yerine getirmezse zorla alma veya tazyik hapsi gibi araçlar devreye sokulabilmektedir. Bu çerçevede, veriye erişim yetkisi de fiziksel bir eşyanın teslimi gibi değerlendirilebilir. Örneğin, şifreli bir dosyanın anahtarının verilmesi ya da bulut sistemdeki bir veri kümesinin devri, bir otomobilin veya anahtarın teslimi gibi icraya konu edilebilir.
Ancak bu süreçte dikkat edilmesi gereken temel nokta, verinin tesliminin mümkün ve belirli olması zorunluluğudur. Öncelikle, teslimi istenen dijital içeriğin mülkiyetinde, erişiminde veya tasarrufunda bir ihtilaf bulunmamalıdır. Ayrıca bu veri ilamlarda da vurgulandığı üzere kişisel veri, ticari sır ya da bankacılık sırrı gibi özel koruma kapsamındaki veriler olmamalıdır. Aksi halde, olası bir teslim ilamı KVKK veya sair özel bir mevzuata aykırılık doğurabilir. Bu noktada KVKK m. 28’deki istisnaların, teslim süreçlerinde önemle dikkate alınması gerekmektedir.
AB ve İsviçre Hukuku Uygulamaları
Avrupa Birliği’nde veri klasik anlamda “eşya” sayılmamakta; kişisel veriler bakımından kişilik hakkı ekseninde (“GDPR”), kişisel olmayan veriler bakımından ise erişim ve paylaşım hakları ekseninde düzenlenmektedir. Özellikle GDPR m. 20’de düzenlenen “veri taşınabilirliği hakkı”, verinin mülkiyetine değil; veri sahibinin kendi kişisel verilerini başka bir denetleyiciye aktarma hakkına ilişkindir. Dolayısıyla AB sisteminde veri teslimi genellikle erişim hakkının sağlanması veya verinin taşınabilir formatta sunulması ile çözülmektedir.
İsviçre’de ise Medeni Kanun’da veriye doğrudan mülkiyet tanınmamış; ancak Federal Veri Koruma Yasası (“DSG”) ile kişisel veriler bakımından kontrol ve erişim hakları düzenlenmiştir. Ticari sır veya yazılım gibi somutlaştırılmış veriler bakımından ise Borçlar Kanunu ve İcra–İflas Kanunu hükümleri kıyasen uygulanarak teslim sağlanmaktadır. İsviçre’de ayrı bir “veri mülkiyeti” yaratılmamış, bunun yerine sözleşme hukuku, haksız rekabet ve icra hukuku araçlarıyla veri teslimine imkân tanınmıştır.
Görüleceği üzere Avrupa ve İsviçre sistemlerinde verinin eşya olarak nitelendirilmemesi karşısında, veriye erişim ve kullanım hakkı tanıyan özel düzenlemeler ve teslimin fiili erişim devri yoluyla sağlanması suretiyle aşılması amaçlanmaktadır.
Sonuç
Gelişen teknoloji ve uygulamalarla teorik tartışmalar elbette artarak devam edecekse de uygulamada bu süreçlerin mevcut hukuki mevzuat kapsamında hatasız şekilde yönetilmesi kritik önem taşımaktadır. Dijital veriler, taraflar arasında mülkiyetinin tartışmasız olduğu ve yazılım, veri tabanı, kaynak kodu gibi somutlaştırılmış biçimlerde bulunduğu ölçüde taşınır mal gibi değerlendirilerek ilamlı icra takibine konu edilebilmektedir. Böylece veri, yalnızca sözleşmesel bir hak konusu olmaktan çıkacağı için icra edilebilir bir eşya benzeri bir korumadan faydalanabilmesinin önünde bir engel kalmayacaktır.
Bununla birlikte, verinin eşya olarak kabul edilip edilmeyeceği konusunda mevzuatta açık bir düzenleme bulunmaması uygulamada hâlen belirsizlik yaratabilmektedir. Bu sebeple, içtihat ve öğretinin yanı sıra, her ne kadar kanaatimizce tatmin edici bir mekanizma henüz kurulmamış olsa da AB ve İsviçre hukukundaki uluslararası gelişmeler de dikkate alınarak, verinin hukuki statüsüne ilişkin modern ihtiyaçları karşılayacak şekilde ve net bir düzenleme yapılması ihtiyacı devam etmektedir.
Selin Su, Yönetici Avukat
Ebrar Turan, Avukat
Berfin Sarıhan, Stajyer Avukat