1. Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Ne Demektir?
Tüzel kişiler, kendilerini oluşturan kişi veya mal topluluklarından bağımsız ve ayrı kişilikler olarak tanımlanmıştır.
Tüzel kişiler süreklilik arz eden ortak bir amacı gerçekleştirebilmek için ortaklarından ayrı ve bağımsız bir kişiliğe
sahip olduğundan, mal varlıkları da ortaklarının malvarlığından ayrıdır. Bu nedenle, ortaklığın alacaklılarına karşı
sadece ortaklığın sorumlu olacağına dair sınırlı sorumluluk ilkesi kabul edilmiştir.
[i]Bu
prensibin sermaye şirketlerine
yansıması ise şirketin borcundan dolayı ortaklarına, ancak koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarı ile sınırlı olması
şeklindedir.
Kimi zaman sözleşme ve kanundan doğan borç ve yükümlülüklerden kurtulabilmek için tüzel kişiliğin araç olarak kötüye
kullanıldığı bilinen bir gerçektir.
[ii] Bunun engellenebilmesi amacıyla bir yöntem
olarak “perdenin kaldırılması”
teorisi geliştirilmiş, zaman içerisinde de bu yöntem uygulama alanı bulmuştur. Bu perde, aslında ortaklara erişimi
engelleyen hukuki kurgudur. Bu ismin verilmesinin sebebi, hukuki sorumluluktan kaçmak amacında olan tacirlerin “tüzel
kişilik” perdesi arkasına saklanmaya çalışmalarıdır. Perde, ortaklar tarafından borçlarından kaçmak için ortaya
sürülebileceği gibi, bir sözleşmenin ihlal edilmemiş sayılması veya ihlalin gizlenmesi ya da 3. kişilere doğrudan veya
dolaylı olarak zarar vermek için ortaya çıkartılabilir. Perde nedeniyle ortakların şahsi birtakım ihlalleri hukuki
olarak engellenemez ve 3. kişilerin haklarını tesis etmeleri imkânsız hale gelebilir. Bu kavramın uygulanması kural
değil istisna olup, bu nedenledir ki, istisnai haller dışında sadece mahkeme kararı ile perde kaldırılarak gerçek borçlu
kişinin sorumluluğuna gidilebilecektir. Başka bir ifadeyle, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile tüzel kişiliğin
borç ve yükümlülüklerinden dolayı ortakların sorumluluğuna gidilebileceği gibi, ortakların borçlarından dolayı da tüzel
kişinin sorumlu tutulması söz konusu olabilmektedir.
2. Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılmasının Türleri Nelerdir?
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bazı yasal düzenlemeler ile kamu yararının korunması amacıyla istisnai hallerde tüzel
kişilik perdesinin yok sayılarak kamu kurumlarına arkadaki gerçek ya da tüzel kişileri sorumlu tutabilme olanağı
tanınmıştır. Bu hususa;
-
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nda Kollektif veya Komandit şirketlerde şirket borçlarından dolayı ortakların
kişisel sorumluluğuna gidilmesine imkân veren hükümlerin bulunması,
-
6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu (AATUHK) m.35’te Limited şirket ortaklarının şirketin
ödenmeyen borçlarından dolayı kamu idaresine karşı (payları ile orantılı olarak) müteselsilen sorumlu olacağını
düzenleyen hükümlerin bulunması,
-
5941 Sayılı Çek Kanunu m. 4/II’de kamu alacağının takip ve tahsili bakımından tüzel kişilik perdesinin aralanarak gerçek
kişi ortaklarının sorumluluğuna gidilebilmesine imkân veren düzenlemelerin bulunması,
-
5411 sayılı Bankacılık Kanunu m. 134’te bankadan alacakların tahsil edilebilmesi amacıyla Türkiye Mevduat ve Sigorta
Fonu (TMSF)’na banka ile aynı iktisadi bütünlük içinde yer alan tüm gerçek ve tüzel kişilere başvurabilme imkânı tanıyan
hükümlerin yer alması
gibi yasal düzenlemeler örnek verilebilir. Söz konusu yasal düzenlemelerin uygulanamaması durumunda ise aşağıda
belirtilen şekillerde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması yoluna gitmek mümkün olacaktır.
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması 3 şekilde mümkündür.
-
Bunlardan birisi, tüzel kişinin borçlarından dolayı, tüzel kişiyi oluşturan ortaklar ve şirket yöneticilerinin sorumlu
tutulabilmesi durumudur. Daha somut şekilde açıklamak gerekirse; Tüzel kişiye ilişkin sorumluluk alanının pay
sahiplerini kapsayacak şekilde genişlemesi; başka bir ifadeyle, tüzel kişiliğe ait bir borcun ortakların kişisel
malvarlıklarından karşılanarak ödenmesidir.(Düz Kaldırılması)
-
Bir diğeri, ortağın şahsi borcundan dolayı doğrudan şirketin mal varlığı ile sorumlu tutulabilmesi durumudur. Ortakların
kişiliği ile tüzel kişilik veya tüzel kişinin malvarlığı özdeşleşmiş ise, tüzel kişilik perdesi ters aralanacak; şirket
ortağının sahip olduğu bir borç dolayısıyla şirketin malvarlığına gidilebilmesi mümkün olacaktır. (Tersten Kaldırılması)
-
Sonuncusu ise iki kardeş şirket vardır ve her iki şirket de tek bir ana şirkete bağlıdır. Ana şirketten yararlanılarak
perdenin kaldırılması suretiyle diğer yavru şirkete başvurulabilmesi durumudur. Fakat burada dikkat edilmesi gereken
husus, kardeş şirketler arasında iktisadi bütünlüğün olması gerekmektedir.( Çapraz Kaldırılması)
3. Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Hangi Hallerde Söz Konusu Olabilir?
Tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasının uygulandığı somut haller 3 başlık altında toplanmaktadır.
Ekonomik bir anlam taşıyan
Özkaynak Yetersizliği kavramı, şirketin özkaynaklarının, dış kaynaklar ile giderilemeyen orta
ve uzun vadeli finansman ihtiyacını karşılamaya yeterli olmaması durumu olarak gösterilebilir. Bu açıklamayla birlikte
şirketin amacıyla bağdaşmayacak derecede yetersiz bir sermaye ile kurulmuş olduğu bir durumda ortaklığın, özkaynak
yetersizliğini telafi etmeksizin üçüncü kişiler ile hukuki işlemlere girilmesi, alacaklıları zarara uğratmaları
durumunda perdesinin kaldırılması ve şirket ortaklarının sorumluluğuna gidilmesi söz konusu olabilecektir.
Yabancı Yönetim olarak ifade edilen durumda, şirketteki hâkim ortağın ya da ortakların hakimiyeti kendi çıkarları uğruna
şirket ve şirket alacaklılarının zararına olacak şekilde kötüye kullanması durumunda tüzel kişilik perdesinin
kaldırılması suretiyle hâkim ortağın sorumluluğuna gidilebilmektedir.
Uygulamada en çok rastladığımız tüzel kişilik perdesinin kaldırılması hali
Ortakların Kişiliği ile Tüzel Kişiliğin veya
Malvarlıklarının Karışmasıdır. Tüzel kişinin malvarlığının kardeş şirket veya ortağın malvarlığı ile karışması, bu mal
varlığının kime ait olduğunun tespitinin mümkün olmadığı durumlar ile yapılan işlemin hangi şirket ya da kim tarafından
yapıldığı konusunda bir ayırım yapılamadığı hallerde tüzel kişilik perdesinin kaldırılması yoluyla tüzel kişiliğin veya
gerçek kişinin sorumluluğuna gidilebilmesi mümkündür. Bu durumda ek olarak dürüstlük kuralının ve hakkın kötüye
kullanılması koşullarının oluşup oluşmadığına bakılmasına gerek yoktur. Tüzel kişinin ortağının, sınırlı sorumluluğun
gerekçesi olan mal ayrılığı prensibini ihlal ederek tüzel kişinin mallarını kendi mallarıymış gibi kullanması bu duruma
örnek olarak gösterilebilir.
4. Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılmasının Yargıtay Kararları Işığında Türk Hukukundaki Uygulaması Nasıldır?
Perdenin kaldırılması kavramı, öğreti ve uygulama tarafından geliştirilmiş olup, bu kavramın hukuk sistemlerinde net bir
tanımı yoktur. Temelini Türk Medeni Kanunu 2. maddede düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından ve hakkın kötüye
kullanılmasından alan bu kavram ile uygulamada şirketlerin tüzel kişiliğinin perdesine sığınarak borçlarından kaçmaya
çalışan tacirlere engel olunmaktadır. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kavramı sınırlı sorumluluk ilkesinin kötüye
kullanılması hallerine özgü istisnai bir uygulamayı ifade etmektedir. Her somut olayın kendi içinde irdelenmesi
gerekmektedir. Ortağın veya tüzel kişiliğin sorumluluğuna gidebilmek için öncelikle herhangi bir yasal düzenlemenin
mevcut olup olmadığı araştırılmalıdır. Eğer bir hukuk kuralı, yani uygulanacak yasal bir düzenleme bulunmakta ise tüzel
kişiliğin perdesinin kaldırılması yoluna başvurulamayacaktır.
Tüm bu açıklamalarımızın paralelinde Yargıtay tarafından da dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı
hususlarının temel alınmasıyla ve “perdenin kaldırılması teorisiyle birlikte tüzel kişinin borcundan ortakların,
ortakların borcundan tüzel kişinin özdeş kılınarak sorumlu tutulması mümkün olabilecektir”
[iii]
görüşünün
benimsenmesiyle tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kavramının varlığı açıkça kabul edilmiştir.
Yargıtay tarafından tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması kavramının açıkça zikredilerek uygulandığı bir başka
kararında, somut olayda; davacı ile davalı şirket arasında bir eser sözleşmesi akdedilmesi akabinde davalının edimini
gereği gibi yerine getirmemesinden ötürü, ikame edilen davada davalı şirket, uyuşmazlığa konu makinenin dava dışı … Dış
Tic. Ltd. Şti. tarafından imâl edilip dava dışı şirket tarafından davacıya fatura edilmesi nedeniyle husumet yokluğuna
dayanarak taraf olmadığını iddia etmektedir. Bahse konu olayda dosya içerisinde bulunan ticaret sicil kayıtları ve
avukatlarına verilmiş vekâletnamelere göre davalı şirket ile dava dışı … Dış Tic. Ltd. Şti.’nin aynı adreste ticaret
siciline kayıtlı oldukları, şirket yetkililerinin de aynı kişi yani N. Ü. olduğu görülmüştür. Yukarıdaki bilgilerin
ışığında Yargıtay tarafından davalı şirketle dava dışı şirketin ticaret sicilinde aynı adresin gösterilmesi, şirket
yetkililerinin aynı kişi olması gibi nedenlerle perdenin kaldırılması ilkesi uyarınca aynı şirketler grubundaki
şirketlerin de sorumluluğuna gidilebileceğine yönelik karar verilmesi, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kavramının
varlığının Yargıtay tarafından açıkça kabul edildiğinin göstergesidir.
[iv]
5. Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması İle Karıştırılabilecek Bir Kavram Olan “Organik Bağ” Kavramı Nedir ve Nasıl
İspatlanır?
Organik bağ kavramının net bir tanımı bulunmamaktadır. Fakat organik bağın öğreti ve Yargıtay Kararlarıyla birlikte
genel kabul edilen tanımı, tüzel kişiye karşı olan alacakların takip edilmesinde, bu takibin asıl borçlu şirket ile
birlikte onunla belirli bir düzeyde hukuki ilişkiye ve bağa sahip olan şirkete karşı yapılabilmesini sağlayan hukuki
yoldur.
[v] Bu halde iktisadi bütünlük aranmadığı gibi gerçek kişi sorumluluğuna da
gidilemez. Ancak organik bağ içinde
olan şirketin malvarlığına el atılabilir. Alacaklılardan mal kaçırmak amacı yeterlidir. Mahkeme kararlarından da
görüldüğü üzere sorumluluğun genişletilebilmesi için başvurulan diğer bir kavram, organik bağdır.
Organik bağın ispatı için bir takım kriterlerin sağlanması gerekmektedir. Bu kriterler Yargıtay Kararları ışığında
şekillenmiş olup; şartların mevcut olması durumunda ve alacak asıl şirketten tahsil edilemiyor ise, diğer şirketin
borçtan sorumluluğuna gidilebilmektedir. Bu kriterlerden bazıları ise şu şekildedir:
-
Şirketlerin ticaret sicilinde kayıtlı adreslerinin aynı olması (geçmişte belli bir süre aynı adresin paylaşılmış olması
dahi yeterlidir),
-
Ticaret sicil kayıtlarından şirketlerin ortakları ile diğer şirketin ortaklarının aynı olması veya iki şirketin
ortakları arasında akrabalık bağının bulunması,
-
Bir şirketin kapatılarak kapanan şirkette çalışan kişilerin aynı ortaklara bağlı yeni şirkette çalıştırılması,
-
Faaliyet konularının aynı olması vb.
6. Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması İle Organik Bağın Farkları Ve Benzerlikleri Nelerdir?
Organik bağ ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılması, benzer amaca hizmet eden farklı kurumlardır. Fakat bu iki kavram
birçok farklılığa sahip olsa da, benzerlikler de içermektedir. Tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kavramında olduğu
gibi, organik bağın temelinde de dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı bulunmaktadır. Bu iki kavram
arasındaki farklılıklara değinecek olursak; organik bağda sadece diğer şirketin sorumluluğuna gidilebilirken, tüzel
kişilik perdesinin kaldırılmasında hem diğer şirkete, hem de o şirketin ortaklarının sorumluluğuna gidilebilir, organik
bağda iktisadi bütünlük aranmazken, tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasında iktisadi bütünlük aranır, tüzel kişilik
perdesinin kaldırılmasında özdeşleşme, yetersiz sermaye ve hâkimiyet gibi şartlar aranmakta olup, bu hususların daha
güçlü deliller ile kanıtlanması gerekir.
Özetlemek gerekirse, Yargıtay’a göre tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına uygulanacak şartların ağır olmasına ve
tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin uygulama alanının çok dar olmasına rağmen, Yargıtay organik bağın
varlığının tespitindeki şartlara son derecede geniş bir açıdan yaklaşmaktadır ve uygulamada sıkça rastlanmaktadır. Bu
sebeple organik bağın tespiti, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için aranan koşulların tespitinden daha kolay bir
şekilde yapılabilmektedir.
7. Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması için Organik Bağ Şart Mıdır?
Yargıtay tarafından kabul edilen organik bağ kriterine göre organik bağın varlığı için ayrı tüzel kişilikler arasında
belirli bir ticari ilişkinin ve iktisadi bağımlılığın, sektör birlikteliğinin veya birlikte hareket olgusunun ya da
başka özdeş benzerliğin bulunması gerekmemektedir. Fakat tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasının şartlarına ve
türlerine baktığımız zaman, yukarıda belirtilen ilişkilerden en az birinin söz konusu olması gerekmektedir. Yukarıda da
açıkladığımız üzere söz konusu tüzel kişilik perdesinin kaldırılması müessesesine her durumda başvurulamamakta, belirli
koşulların ve delillerin varlığı halinde bu teori gündeme gelebilmektedir. Ancak Yargıtay içtihatlarına bakıldığında,
tüzel kişilik perdesinin kaldırılması koşullarının oluşmadığı durumlarda, “organik bağ” kavramından yararlanarak kötüye
kullanmanın önüne geçilmeye çalışıldığı görülmektedir.
Ayrıca somut olaylara bakıldığında mahkemeler iktisadi bağımlılık durumunda organik bağın varlığını kabul etmişlerdir.
Yine benzer şekilde ortaklarının yakın akraba olması da organik bağın varlığına delil kabul edilmektedir. Diğer bazı
durumlar ise; kurucuların, ortakların veya yöneticilerin kısmen veya tamamen aynı olması; unvan benzerliği, şirketler
arasında devir vb. olarak sıralanabilmektedir. Kanaatimizce tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasının şartlarına ve
türlerine baktığımız zaman, söz konusu bu şart ve türlerin hemen hemen hepsinin organik bağın ispatı içinde aranmasından
ötürü dolaylı olarak tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılmasında organik bağın da varlığı söz konusu olacaktır. Ancak
elbette ki her somut olay özelinde farklı çıkarımlar yapılması da mümkündür.
8. Organik Bağın Alacağın Tahsilindeki Etkisi Nasıldır?
Gerçek kişi veyahut tüzel kişi borçlu tarafından mevcudunu mal kaçırmaya yönelik olarak herhangi bir şekilde 3. kişilere
devrettiğine veya 3. kişi adına faaliyet yürüttüğüne dair karineler varsa, bu durumda organik bağın varlığı kabul
edilerek haciz işlemlerine olanak verilmekle birlikte alacaklının alacağını elde edebilmesine imkân sağlanmaktadır.
9. Yabancı Hukukta Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Nasıl Uygulanmaktadır?
Ticaret şirketlerinde sınırlı sorumluluk ya da ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek
şekilde kötüye kullanılması durumunda alacaklıların hak ve menfaatlerini korumak için Kıta Avrupası ve Anglo-Sakson
hukuk sistemlerinde “Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Teorisi” geliştirilmiş ve tüzel kişiliğin arkasına sığınarak
durumu kötüye kullanan ortakları sorumlu tutma imkanı getirilmiştir.
[vi]
ABD hukukunda perdenin kaldırılması kavramını ortaya koyan Mahkeme kararlarına baktığımızda, bu kavram “aldatıcı
davranışı önlemek veya hakkaniyeti sağlamak” amacına yöneliktir. Somut olayın şartlarından, şirket tüzel kişiliğinin
kişisel sorumluluktan kurtulmak için kullanılmasının büyük bir adaletsizlik oluşturacağı anlaşılmakta ise, mahkemelerce
şirket yapısının arkasında saklanan şirket ortağına yönelme yolu açılabilmektedir. Bu konuda emsal karar vasfını taşıyan
Bartle v. Home Owners Coop. kararı ABD öğretisinin işbu teori hakkındaki bakış açısını ortaya koymaktadır.
[vii]
Alman hukukunda perdenin kaldırılması kavramının hukuki dayanakları konusunda bir görüş birliği mevcut değildir. “Normun
amacı öğretisi” olarak anılan görüş uyarınca, her somut olayda uygulanan hukuk kurallarının anlamı, amacı ve kapsamı,
kuralın ortak ya da şirketin her ikisine uygulanmasını ya da ayrılık ilkesine ters düşen çözüme ulaşmayı gerektiriyorsa,
teorinin uygulanması normun amacına uygun düştüğü için mümkündür. “Kötüye kullanma teorisi” olarak adlandırılan diğer
görüş ise, tüzel kişilik yapısının kullanılması hukuk düzenine ters düştüğünde ve kötüye kullanıldığında ya da ayrılık
ilkesine dayanmanın dürüstlük kuralına aykırı düştüğü durumlarda perdenin kaldırılması teorisinin gerekliliği
vurgulanmaktadır.
İsviçre hukukunda perdenin kaldırılması kavramının uygulamasının arkasında yine “dürüstlük kuralı” yatmaktadır.
Fransız
hukukunda ise, perdenin kaldırılmasında ‘tüzel kişiliğin kötüye kullanılması’ aranmakta ve muvazaaya dayanılmaktadır.
10. Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması İçin İzlenecek Hukuki Yol Nedir?
Tüzel kişiliğin perdesi aralanmadan önce kural olarak önce tüzel kişiye başvurulması gerekmektedir. Eğer bahse konu
tüzel kişiden alacak alınamaz ise tüzel kişi perdesinin kaldırılması yoluna başvurulabilir. Tüzel kişiliğin perdesinin
kaldırılması davası açılmadan önce, mevcut borç ilişkisinde taraf olan tüzel kişi veya gerçek kişilerin sorumluluğu ile
onun arkasında yer alan fiilen mal varlığını ve yönetimini elinde bulunduran kişi veya kişilerin sorumluluğunun net bir
şekilde belirlenmesi gerekmektedir. İspat açısından gerekli şartların sağlanmasıyla birlikte tarafların birisinin
yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nde tüzel kişiliğin perdesinin kaldırılması davası açılabilir.
11. Yukarıdaki Koşullar ve Şartlar Sağlandığı Takdirde Ortaklar Hakkında Cezai Sorumluluk Doğabilir Mi?
Türk Ceza Kanunu bakımından bir eylemin suç olarak nitelendirilebilmesi için kanunda sayılan suçun unsurlarının da
oluşması gerekmektedir. Bu konu hakkında Türk Ceza Kanunu kapsamında özel olarak düzenlenmiş bir hüküm bulanmamakla
birlikte savcılık tarafından her olayın özelinde farklı değerlendirmelerin de söz konusu olabileceği söylenebilecektir.
Selin Su, Avukat
Dilara Kaymaz, Avukat
Furkan Çalışkan, Stajyer Avukat
[i] Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/24137 E., 2018/16011 K., 20.09.2018 T.
[ii] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/4881 E., 2018/836 K., 28.02.2018 T.
[iii] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/5148 E., 2017/7084 K., 11.12.2017 T.
[iv] Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/2671 E., 2016/3423 K., 14.06.2016 T.
[v] Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2017/10461 E., 2018/19487 K., 05.11.2018 T.
[vi] Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/593 E., 2019/9655 K., 03.12.2019 T.
[vii] Bartle v. Home Owners Cooperative, Inc., 309 N.Y. 103, 127 N.E.2d 832, 1955
N.Y.
LEXIS 938 (N.Y. 1955)